1. Uzman
  2. Eray ARSLAN
  3. Blog Yazıları
  4. Katastrofik Düşünme: Küçük Sorunları Dev Problemlere Dönüştürme Sanatı

Katastrofik Düşünme: Küçük Sorunları Dev Problemlere Dönüştürme Sanatı


Katastrofik düşünceler, günlük yaşamımızı etkileyen ve bizi olumsuz bir döngüye sokabilen yaygın bir zihinsel tuzağı temsil eder. Bu tür düşünceler, genellikle gerçek dışı veya abartılı endişeleri ifade eder ve olumsuz sonuçlara odaklanarak duygusal stres ve anksiyete yaratır. Bu yazıda, katastrofik düşüncelerin ne olduğunu, nasıl tanınacağını, neden ortaya çıktığını ve bunlarla başa çıkma yöntemlerini inceleyeceğiz.


Katastrofik Düşüncelerin Tanımı:

Katastrofik düşünceler, olası bir tehlike veya kötü sonucun ortaya çıkacağına dair abartılı veya aşırı endişeli düşüncelerdir. Kişi, küçük bir sorunda veya endişe kaynağında en kötü senaryoyu hayal eder ve bu düşüncelerle bütünleşir.


Katastrofik Düşüncelerin Belirtileri:

Katastrofik düşüncelerin belirtileri arasında sürekli endişe, korku, panik ataklar, uyku bozuklukları, kas gerginliği ve odaklanma güçlüğü bulunabilir. Kişi, herhangi bir olay veya durum hakkında aşırı derecede negatif ve karamsar düşüncelere kapılır.


Nedenleri ve Tetikleyicileri:

Katastrofik düşüncelerin ortaya çıkmasının birçok nedeni olabilir. Duygusal travmalar, stresli yaşam olayları, düşük özsaygı, mükemmeliyetçilik eğilimleri, kontrol kaygısı ve geçmişteki olumsuz deneyimler, katastrofik düşünceleri tetikleyebilir.


Katastrofik Düşüncelerle Başa Çıkma Yolları:

Farkındalık Geliştirme: Katastrofik düşüncelerin farkına varmak, bu düşünceleri tanımlamak ve gerçekçi olmayan endişeleri belirlemek önemlidir.


Olumlu Alternatifler Geliştirme: Olumsuz düşüncelerin yerine olumlu ve gerçekçi düşünceleri geliştirmek, olası kötü sonuçlar yerine çözüm odaklı yaklaşımları benimsemek katastrofik düşüncelerle başa çıkmada etkili olabilir.

Stres Yönetimi Teknikleri: Yoga, meditasyon, derin nefes egzersizleri ve gevşeme teknikleri, katastrofik düşüncelerin yarattığı stresi azaltmaya yardımcı olabilir.


Bilinçli Pozitiflik: Olumlu düşünceleri ve pozitif olayları fark etmek ve onlara odaklanmak, katastrofik düşüncelerle mücadelede önemli bir stratejidir.


Profesyonel Destek: Eğer katastrofik düşünceler duygusal sağlığınızı olumsuz etkiliyorsa, bir terapist veya danışmanla çalışmak faydalı olabilir. Profesyonel yardım almak, olumsuz düşünce kalıplarını tanımlamanıza ve değiştirmenize yardımcı olabilir.


Sonuç:


Katastrofik düşünceler, günlük yaşamımızı etkileyebilecek yaygın bir zihinsel tuzağı temsil eder. Ancak, bu düşüncelerle başa çıkmak mümkündür. Farkındalık geliştirme, olumlu alternatifler geliştirme, stres yönetimi teknikleri ve profesyonel destek almak, katastrofik düşüncelerin etkilerini azaltmada yardımcı olabilir. Unutmayın, herkes zaman zaman negatif düşünceler yaşar, ancak bu düşüncelerin gerçeklikle ilişkisi olmadığını hatırlamak önemlidir.


TEDAVİ SÜRECİ


Katastrofik düşüncelerle başa çıkmak için tedavi süreci genellikle şu adımlardan oluşur:


Değerlendirme ve Tanı: İlk adım, bir sağlık uzmanı (psikolog, psikiyatrist veya terapist) tarafından yapılır. Uzman, bireyin yaşamında katastrofik düşüncelere neden olan faktörleri, semptomları ve duygusal durumunu değerlendirir. Ardından, depresyon, anksiyete bozukluğu veya başka bir ruh sağlığı sorunu varsa tanı konur.


Tedavi Planı Oluşturma: Uzman, bireyin ihtiyaçlarına ve durumuna uygun bir tedavi planı oluşturur. Bu plan, ilaç tedavisi, psikoterapi (örneğin, bilişsel davranışçı terapi), stres yönetimi teknikleri ve yaşam tarzı değişikliklerini içerebilir.


İlaç Tedavisi: Uzman, bazı durumlarda antidepresanlar veya anksiyolitikler gibi ilaçlar reçete edebilir. Bu ilaçlar, beyindeki kimyasal dengesizlikleri düzelterek ve duygusal semptomları hafifletmeye yardımcı olabilir.


Psikoterapi: Psikoterapi, katastrofik düşüncelerle başa çıkmak için etkili bir yaklaşımdır. Özellikle bilişsel davranışçı terapi (BDT), kişinin olumsuz düşünce kalıplarını tanımasına, değiştirmesine ve olumlu düşünceleri geliştirmesine yardımcı olabilir. Diğer terapi türleri de (örneğin, kabul ve kararlılık terapisi, duygusal odaklı terapi) farklı durumlarda etkili olabilir.


Stres Yönetimi ve Yaşam Tarzı Değişiklikleri: Uzman, kişinin stres yönetimi becerilerini geliştirmesine ve sağlıklı yaşam tarzı alışkanlıkları edinmesine yardımcı olabilir. Düzenli egzersiz yapma, sağlıklı beslenme, yeterli uyku alma, stres azaltma tekniklerini uygulama ve sosyal destek ağını güçlendirme bu adımlar arasında yer alabilir.


Takip ve Değerlendirme: Tedavi süreci boyunca uzman, bireyin ilerlemesini düzenli olarak izler ve değerlendirir. Gerekirse, tedavi planı revize edilebilir veya yeni stratejiler eklenerek iyileşme süreci desteklenir.


Katastrofik düşüncelerle başa çıkmak için tedavi süreci kişiselleştirilmiş bir yaklaşım gerektirir ve herkesin ihtiyaçları farklıdır. Önemli olan, bireyin duygusal sağlığını desteklemek ve yaşam kalitesini artırmak için etkili bir tedavi planı oluşturmaktır.


KİTAP ÖNERİLERİ



Katastrofik düşüncelerle başa çıkma ve olumlu düşünme üzerine yazılmış kitap önerileri:


"The Happiness Trap: How to Stop Struggling and Start Living" - Russ Harris: Bu kitap, kabul ve değerlerle dayalı davranışçı terapi tekniklerini kullanarak katastrofik düşüncelerle başa çıkma konusunu ele alıyor. Okuyuculara, olumsuz düşünce kalıplarını tanıma, kabul etme ve gerçek değerleri belirleme konusunda pratik ipuçları sunuyor.


"Mind Over Mood: Change How You Feel by Changing the Way You Think" - Dennis Greenberger, Christine A. Padesky: Bu kitap, bilişsel davranışçı terapi (BDT) prensiplerine dayanarak, okuyuculara olumsuz düşünceleri tanıma ve değiştirme konusunda pratik stratejiler sunuyor. Depresyon, anksiyete, öfke ve stres gibi duygusal sorunlarla başa çıkmak için etkili bir rehberdir.


"The Power of Now: A Guide to Spiritual Enlightenment" - Eckhart Tolle: Eckhart Tolle'un bu kitabı, şimdiki anın gücüne odaklanmayı ve geçmiş veya gelecek kaygılarından kurtulmayı öğretiyor. Katastrofik düşünceleri tanımlamak ve şimdiye odaklanarak olumlu bir yaşam tarzı benimsemek isteyenler için ilham verici bir kaynak.


"Learned Optimism: How to Change Your Mind and Your Life" - Martin E.P. Seligman: Bu kitap, Martin Seligman'ın optimizmin temellerini araştırdığı bir eserdir. Yazar, katastrofik düşünceleri nasıl tanımlayacağınızı öğretirken, olumlu düşünme alışkanlıklarını nasıl geliştirebileceğinizi de gösteriyor.


"The Anxiety and Worry Workbook: The Cognitive Behavioral Solution" - David A. Clark, Aaron T. Beck: Bu çalışma kitabı, bilişsel davranışçı terapi tekniklerini kullanarak endişe ve kaygıyla başa çıkmayı öğretiyor. Okuyuculara, katastrofik düşünceleri tanıma, gerçeklik testi yapma ve olumlu alternatifler geliştirme konularında pratik egzersizler sunuyor.


Bu kitaplar, katastrofik düşüncelerle başa çıkmak, olumlu düşünme alışkanlıklarını geliştirmek ve duygusal sağlığı iyileştirmek isteyen herkes için faydalı olabilir.

Ancak, ciddi durumlarda bir terapist veya danışmanla çalışmak önemlidir.



Yayınlanma: 18.04.2024 20:51

Son Güncelleme: 18.04.2024 20:51

Eray ARSLAN
Eray ARSLAN
Psikolog(*)(*)(*)(*)(*)
Uzmanlıklar: Kaygı (Anksiyete) Bozuklukları , Depresif Bozukluklar , Depresyon ve Mutsuzluk
Merhaba ve hoşgeldiniz. Ben Türk Ps Devamını oku
Online Terapi
süre 45 dk
ücret 600
Yüz Yüze Terapi
süre 45 dk
ücret 1000
Bunları da sevebilirsiniz...

Psikolojik destek,yaşamın her evresinde her bireyin edinmesi gereken oldukça önemli bir hizmet. Nasıl ki barınma, beslenme, dinlenme gibi temel fizyolojik ihtiyaçlarımızı karşılıyorsak ruhsal ihtiyaçlarımızın da karşılanması gerekiyor. İnsanoğlu gündelik yaşam içerisinde pek çok psikolojik etkenle bir arada yaşıyor. Özellikle metropollerde maruz kalınan psikolojik uyaranlar çok daha fazla.Ekonomik güçlükler, trafik, işsizlik, şiddet, iletişim aksaklıkları, travmatik olaylar, kazalar, saldırılar, hastalıklar insanları olumsuz etkiliyor. Pek çok olumsuz etkene doğrudan veya dolaylı olarak maruz kalıyoruz. Sosyal medya, televizyon gibi kaynaklar da global düzeyde pek çok olumsuzluğa maruz kalmamıza neden oluyor. Bugün bulunduğumuz noktadan dünyanın bir başka ucunda gerçekleşmiş bir olaydan etkilenebiliyoruz. Dolayısıylapsikolojik destekihtiyaçlarımız da artıyor.Kişisel yaşam, akademik başarı ve kariyer gelişiminden başlayarak pek çok alan ve konuda insanlar psikolojik hizmetlere başvuruyor. Bu sayede sorunlar kronikleşmeden veya performansı ketlemeden ihtiyaç duyulan önlemler alınmış oluyor.Pek çok birey kendini ifade edebilmek ve dinlenebilmek için bir uzmanla konuşmak istiyor. Konuşmak, objektif ve yargısız bir yaklaşımla dinleniyor olmak kişiye kendini iyi ve güvende hissettiriyor.Artan önemine ve duyulan ihtiyaca rağmen psikolojik hizmetlerle ilgili önyargılar da hala devam ediyor.Psikolojik destekbaşvuruları çoğunlukla destek ihtiyacı kaçınılmaz hale geldiğinde yapılıyor. Psikolojik desteğe başvuran bireyler belki yıllardır baş etmeye çalıştıkları yaşantısal problemleri destek sayesinde kısa sürede atlatmak istiyor. Oysa yıllarca ötelenmiş bir ihtiyacın istenilen düzeyde karşılanabilmesi de zaman gerektiriyor.Zamanında destek alınması ise sorunlar oluşmadan önleyici müdahale sağlıyor. Bu açıdan psikolojik danışmanlık hem önleyici hem de iyileştirici rol oynuyor.Stres ve problemler de herkesin hayatında etkilidir. Ayırıcı kriter, kişinin stresin üstesinden gelip gelemediğidir. Halledemediğini bildiği halde, ‘kendim hallederim / kendim halletmeliyim’ düşüncesi genellikle kişiyi psikoterapiye başvurmaktan alıkoyar. Problem devam ettiğinde, ciddiyetini, etki alanlarını koruduğunda ve kişi sorunların üstesinden gelemediğinde beklenen sonuçlar ortaya çıkar: Hayat kalitesinde bozulmalar, aile ve sosyal ilişkilerde zedelenmeler, iş performansında kötü yönde etkilenmeler başlayabilir. Kişi yaşadığı problem ile başa çıkabilmek için madde ve / veya alkol kullanımına yönelebilir. Hatta uzun süren problemlerin içinde kişi kayıplarının farkında bile varmadan kötüleşen hayat tarzına alışabilir.Hastalığı olan ya da duygusal bazı zorluklar yaşayan kişiler etiketlenme korkusuyla da çoğu zaman profesyonel yardıma başvurmazlar. Hastalığı nedeniyle toplum tarafından küçümseneceğini, dışlanacağını düşünürler. Psikoterapi veya ilaç tedavisine başlasalar bile önerilen tedaviyi uygulamazlar. Bu da sorunların zamanla kronikleşip daha da ağır hale gelmesine sebep olur.Genellikle kronik problemler duygusal rahatsızlıklara yol açmaktadır. Böyle durumlarda kişi hem devam eden problemlerde hem de rahatsızlığın getirdiği sıkıntılarla ve yol açtığı kısıtlılıklarla uğraşmak zorunda kalır. Hiçbir çıkış yolu olmadığının düşünüldüğü ve psikiyatrik rahatsızlıkların eşlik ettiği durumlarda ise ciddi kayıplar yaşanabilmektedir. Dolayısıyla kişinin kendinin tanıması ve ne zaman kendini aşan bir problemle karşılaştığını ve yardım alması gerektiğini bilmesi gerekir.SeanslarTerapinin hedeflerini ve ne sıklıkta ne kadar görüşüleceğini danışan ve psikolojik danışman birlikte planlar. Çoğu seans haftada 1 kez yapılır ve yaklaşık 1 saat sürer. Psikoterapi acil durumlara yönelik kısa dönemli olabileceği gibi daha karmaşık, çoktandır devam eden sorunlara dönük uzun dönemli de planlanabilir. Bireysel, aile, çift ve grup terapileri şeklinde gerçekleştirilebilir. Psikoterapi hayatın her dönemi için yetişkinler, çocuklar ve ergenler için profesyonel bir destek ve tedavi yoludur.Gizlilik İlkesiHastanın izni olmadan danışanın durumunu, anlattıklarını başka şahıslarla paylaşmamak psikoterapinin en temel ilkesidir. Normal şartlarda terapi ilişkisi özgün, içten ve profesyonel bir ilişki olarak planlanır. Terapi ilişkisinin bu niteliklerini bozacak sosyalleşmeler, samimi ve fiziksel yakınlıklar, çıkar ilişkileri psikoterapinin temel değerleriyle uyuşmaz.İlaç mı Psikoterapi mi?İnsanların zihninde ilaçla mı terapiyle mi iyileşecekleri konusunda bir karmaşa olabilir. Birçok psikolojik rahatsızlığın tedavisinde ilaç tedavisi ve psikoterapinin birleşimi tek başına kullanılmalarından çok daha iyi sonuç verir. Bu, hastanın terapistine danışarak alacağı ortak bir karardır.Şu durumlarda psikolojik destekalmalıyız;15 gün ve dahauzun süren depresyon, çöküntü, moral bozukluğu gibi hallerden çıkmak istediğinizde,Yaşama enerjinizin tükendiğini hissettiğinizde,Bütün temelvaroluşsal sorunlarınız da, kimlik ile ilgili kafa karışıklıklarında kendinizi yeniden gözden geçirmek için,Takıntılı düşünce ve davranışlardan kurtulmak için,Yaşamınızı zehirleyen, engelleyen, bloke eden her türlü korkuve endişeylebaş etmek için,Yaşamkalitenizi yükseltmek,üretken ve verimli bir yaşama geçmek için,Dikkat ve konsantrasyon ile ilgili problemlerlebaşa çıkmakistediğinizde,Kendinizi daha iyi ve daha yakından tanımak ve potansiyellerinizi keşfetmek istediğinizde,Evlilik hayatınızla ilgili sorunların çözümü için,Öz güveninizi arttırmak, kendinizi gerçekleştirmek ve yaşamda başarıyı yakalamak istediğinizde,Çocuklar ve ergenlerle ilgili sorunların çözümü için,İlişkilerle ilgili yaşadığınız her tür sorunu çözümlemek için,Karşı cinsle ilişkilerde, kaliteyi arttırmak için,Boşanma öncesi ve sonrası danışmanlık almak için,Cinsellikle ilgili her türlü soru ve sorunun çözümü için ve daha birçok problemin çözümü için psikolojik destek alınabilir.Psikolojik hizmetlere başvurmak için spesifik bir problem yaşıyor olmaya gerek yok. Duygu, düşünce ve bunların etki ettiği davranışlar üzerine konuşmak için de destek alınabilir. Ancak çoğunlukla destek talebi psikolojik sorunlar kaçınılmaz bir hal aldığında yapılır. Kimi zaman bu belirtiler kişinin kendisini rahatsız eder. Kimi zamansa belirtiler çevre tarafından fark edilir ve kişi bir uzmana yönlendirilir.Bazen hem kişi hem de çevre durumun farkındadır. Kimi bireyler psikolojik hizmetlerden destek almakta son derece gönüllüdür, kimi bireylerse bu ihtiyacı göz ardı etmektedir. Durum hangisi olursa olsun destek alacak kişininpsikolojik destekalmaya gönüllü olması tedaviyi olumlu etkilemektedir.Depresyon, anksiyete, fobi, mani, dikkat eksikliği, travma, yas, boşanma gibi psikolojik problemlerde profesyonel destek alınmaktadır. Ancak psikolojik desteğe ihtiyaç duyulan çoğu problem erken müdahale ile önlenebilmektedir. Eğitimde, öğretimde, kariyer gelişiminde, iletişim ve sosyal becerilerde de psikolojik hizmetlerden faydalanılabilmektedir. Yazıyı Oku

Uzman: Merve ÜNAL

Yayınlanma: 31.01.2022

depresyon

Son yıllarda çok kullanılan bir terim olan ''depresyon'', halk arasında bir üzüntü hali olarak bilinmektedir. Olumsuz bir durum karşısında üzülmek, bir ilişkinin bitimi sonrası birkaç gün hiçbir şey yapmak istememek, ağlamak, huysuz olmak gibi durumlar halk arasında depresyon olarak adlandırılmaktadır. Hatta üzüntülü iken kullanılan battaniyeye ''depresyon battaniyesi'', dinlenilen şarkılara ''depresyon şarkısı'' ismini vermişlerdir. Peki gerçekten de bu durumlar depresyon mudur? Depresyon bir üzüntü hali midir? Biraz dondurma yiyip birkaç gün ağlayınca geçen bir ruh hali durumu mudur?Halk arasında üzüntülü ruh halinin bir karşılığı olarak kullanılan depresyon terimi, aslında kişiyi intihara kadar sürükleyebilecek ciddi bir duygudurum bozukluğudur.Üzücü ve sıkıntı verici olaylar karşısında üzüntülü olmak gayet doğal ve insanidir. Depresyonda ise bu üzüntüden daha farklı boyutta duygular vardır.Öncelikle depresyon teşhisinin konulabilmesi için kişinin bazı belirtileri taşıyor olması ve bu belirtilerin en az 2 haftadır devam ediyor olması gerekmektedir. Peki nedir bu belirtiler?-Sürekli üzgün hissetmek-Gün içinde yapılan aktivitelerden zevk almama ve ilgi kaybı-İştahsızlık veya aşırı yeme-Uyku sorunları-Sürekli yorgun hissetme-Hareketlerde ve konuşmada yavaşlama-Değersizlik hissi-Kendinden nefret etme-Nedeni olmayan fiziksel ağrılar-Dikkat bozukluğu, karar vermede sıkıntı yaşama-İntihar eğilimi-Kilo değişimi-Unutkanlık-Çaresiz hissetmek-Cinsel isteksizlik-Cinsel işlev bozuklukları-Sıklıkla ölümü düşünmek-Derin bir boşluk duygusuBu belirtiler depresyonun ciddi bir duygudurum bozukluğu olduğunu ve tedavi edilmezse kötü sonuçlar doğurabileceğini kanıtlar niteliktedir.Biraz da depresyonun nedenlerinden bahsedelim. Depresyonun genelde tek bir nedeni yoktur. Kişinin psikolojik durumu, biyolojik faktörleri, çevresel faktörleri, fiziksel sağlığı gibi durumların her biri depresyona neden olabilir. Bunların yanında sevilen birinin ölümü, ayrılık, düşük sosyo-ekonomik düzey, madde kullanımı, büyük acılar, uzun süren yas dönemi, iş hayatında yaşanan problemler, işten çıkarılma, aile problemleri, boşanma, işsizlik, travmalar, ailede depresyon öyküsü, bazı ilaçlar, hormonel değişiklikler de başlıca risk faktörleridir. Menopoz ve andropoz dönemi de depresyona yol açan etkenler arasında yer alır. Tüm bu etkenler kişiden kişiye değişmekle beraber depresyon hastalığının ortaya çıkmasında rol oynayabilmektedir.Depresyon gerçek bir hastalıktır, kişinin zayıflığı ya da hassaslığı olarak değerlendirilemez. Yani depresyon, kişinin suçu değildir. Yukarıda saydığımız nedenler kişiyi depresyona yatkın hale getirebilir. Kişi depresyona girdiğinde ise olayların bu hale nasıl geldiğini algılayamaz.Depresyonun farklı türleri vardır. Sık görülen depresyon türlerinden birkaçını açıklayalım.Majör Depresif BozuklukDiğer adı klinik depresyondur. En şiddetli depresyon türü olarak bilinir. Kişide fazlaca üzüntü hali, yoğun değersizlik hissi, yemek yiyememe, yüksek uyku sorunları, intihar düşüncesi, hayattan zevk almama ve yoğun olumsuz duygular görülür. Bu belirtiler kişide işlev bozukluklarına yol açar. Kendiliğinden düzelmesi pek mümkün değildir.Atipik Özellikli Majör Depresif BozuklukBu depresyon türünde kişi depresyonda olduğunun farkında değildir. Belirli davranış kalıpları ile kendini gösterir. Kişi reddedilmeye karşı aşırı hassastır. Ruh hali aniden iyileşip kötüleşebilmektedir. Kişi çoğunlukla gergindir ve çoğunlukla ''birazdan kötü bir şey olacak'' hissine kapılmaktadır. Kişi insanlara güvenmekte zorluklar ve bununla beraber terk edilme - aldatılma korkusu yaşar. Bu depresyon türü genelde ilk defa gençlik yıllarında başlar ve yetişkinlik süresince devam eder.Doğum Sonrası DepresyonuDiğer adı postpartumdur. Hamilelik süresinde ya da doğumu takip eden dört hafta içerisinde ortaya çıkar. Nedeni tam olarak bilinmemekle beraber hormonel değişim ve çocuk sahibi olmanın verdiği yüksek sorumluluk duygusunun etkili olduğu düşünülmektedir. Doğum sonrası yaşanan sosyal ve psikolojik değişimler de bu depresyonu tetikler. Genellikle şiddetli üzüntü hali, sürekli ağlama, yoğun kaygı ve umutsuzluk durumu şeklinde kendini gösterir. Gebelik yaşı düştükçe, doğum sonrası depresyonun görülme ihtimali de artmaktadır.Kronik DepresyonEn az 2 yıl süreyle devam eden depresyon türüdür. Tıpta ''Distimi'' olarak bilinir. Majör depresyondaki belirtilerin daha hafifi belirtiler vardır ve kişinin günlük yaşamını olumsu etkilemez. Depresyonun hafif formu olarak tanımlanabilir. Çoğunlukla erken çocukluk dönemindeki travmalara bağlı olarak ortaya çıkar. Bu hastalığı yaşayan kişiler çevrelerince eleştirel, sürekli şikayet eden ve hayattan zevk almayan kişiler olarak bilinirler.Mevsimsel Duygu Durum Bozukluğu Belirli mevsim dönemlerinde, özellikle gün ışığının azaldığı kış dönemlerinde görülür. Bu depresyon tipi genelde kadınlarda görülür. Bu depresyon türünü yaşayan kişiler kış döneminde normalde olduklarından bambaşka bir ruh haline bürünürler. Genellikle üzgün, stresli, ilgisiz ve ümitsiz bir ruh halinde seyreden ruh halleri ilkbahar-yaz dönemine kadar devam eder.Depresyon tedavisinde kullanılan genel tedavi yöntemi, ilaç kullanımı ve beraberinde psikoterapidir. Tedavide kullanılan antidepresan adı verilen ilaçlar genellikle 2-3 hafta içinde etkisini gösterir. Kişinin semptomları azalmaya ve kendini daha iyi hissetmeye başlar. Bu süre boyunca da psikoterapiye devam edilerek depresyonun asıl nedenleri konuşulur. Tedavi edilmeyen depresyonun düzelmesi 2 yıla kadar sürebilmektedir. Tedavi ile beraber bu süreç birkaç haftaya kadar indirilebilmektedir.Peki iyileşmeden sonra depresyonun tekrar etme ihtimali var mıdır?Depresyon yineleyici bir hastalıktır. Kişinin daha önce depresyon geçirmiş olması, ailede depresyon öyküsü, madde kullanımı, kalıntı belirtilerin görülmesi depresyonun yinelenmesi için risk faktörleridir. Stres etkenlerini azaltmak veya kontrol edecek önlemler almak depresyonun yineleme ihtimalini azaltacaktır.Görüldüğü gibi depresyon hiç de halk arasında anıldığı gibi hafif bir üzüntü durumu değildir. Depresyonun ciddiye alınması ve doğru şekilde tedavi edilmesi son derece önemlidir. Eğer kendinizde veya çevrenizdeki bireylerde yukarıda yazılan belirtilerin birkaçının en az 2 haftadır devam ettiğini düşünüyorsanız bunu ciddiye almanızı ve bir psikolojik yardım almanızı tavsiye ederim. Unutmayın, psikolojik sağlık en az fiziksel sağlık kadar önemlidir. Yazıyı Oku

Uzman: Didem GENÇ YALÇIN

Yayınlanma: 11.04.2021

ask-acisi-nedir

Aşk acısı, bir ilişkinin sona ermesi, terk edilme, reddedilme veya kaybı sonucu ortaya çıkan duygusal bir acı ve stres durumudur. Bu durum, kişinin yoğun üzüntü, çaresizlik, keder, özlem ve hatta fiziksel rahatsızlık hissetmesine neden olabilir. Aşk acısıyla başa çıkmak ve iyileşmek için bazı adımlar şunlardır:Duyguları Kabul Etme: Aşk acısını deneyimlemek doğaldır ve duygularınızı inkar etmek yerine kabul etmeye odaklanın. Üzüntü, öfke, kırgınlık gibi duygular normaldir ve geçici bir süreçtir.Desteğe Açılma: Aşk acısıyla başa çıkmak için duygularınızı paylaşabileceğiniz bir destek sistemi oluşturun. Aileniz, arkadaşlarınız veya bir terapist, duygusal destek sağlayabilir ve duygusal yükü hafifletebilir.Zaman Verme: Aşk acısı zamanla iyileşir, ancak süreç kişiden kişiye değişir. Kendinize iyileşme için zaman tanıyın ve sabırlı olun. Zamanla, acının yoğunluğu azalacak ve iyileşeceksiniz.Kendinize İyi Bakma: Kendinize iyi bakmak, duygusal iyileşme sürecini hızlandırabilir. Düzenli egzersiz yapmak, sağlıklı beslenmek, yeterli uyku almak ve stresten uzaklaşmak duygusal sağlığınızı destekleyebilir.Olumlu Aktivitelerde Bulunma: Kendinizi olumlu ve keyifli aktivitelere yönlendirin. Hobiler, spor, sanat, müzik gibi aktiviteler ruh halinizi yükseltebilir ve duygusal iyileşme sürecini hızlandırabilir.Geleceğe Odaklanma: Geçmişi geride bırakın ve geleceğe odaklanın. Kendinize yeni hedefler belirleyin, yeni ilgi alanları keşfedin ve hayatınıza yeni deneyimler ekleyin. Gelecek planları yapmak, umut ve motivasyon sağlayabilir.Öz Bakımı İhmal Etme: Aşk acısı sırasında kendinize özen göstermek önemlidir. Kendinizi şımartın, dinlenin, kendinizi sevdiğiniz aktivitelere zaman ayırın ve kendinizi olumlu şekilde motive edin.Başka İlişkilere Hazır Olana Kadar Bekleme: Aşk acısıyla başa çıkmak için zamana ihtiyacınız olduğunu unutmayın. Başka bir ilişkiye hazır olana kadar bekleyin ve kendinize zaman tanıyın. İyileşme süreciniz tamamlandığında, yeni ilişkilere açık olabilirsiniz.Aşk acısı, zorlayıcı bir duygusal deneyim olabilir, ancak zamanla iyileşir ve kişi daha güçlü hale gelir. Kendinizi iyileştirme sürecinde sabırlı olun ve duygusal destek almak için çekinmeyin. Unutmayın ki, aşk acısı geçicidir ve yaşamınızda daha fazla mutluluk ve tatmin sağlayacak yeni deneyimler sizi bekliyor olabilir.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Yazıyı Oku

Uzman: Eray ARSLAN

Yayınlanma: 18.04.2024