1. Uzman
  2. Berika ASLAN
  3. Blog Yazıları
  4. Aile Dizimi/Dizilimi Ne Değildir ve Nedir?

Aile Dizimi/Dizilimi Ne Değildir ve Nedir?

Son zamanlarda oldukça popüler olan aile dizilimi tekniğinin tüm yaralara merhem olacak bir ilaç gibi kamuoyuna servis edilişine şahit oluyoruz. Herhangi bir kavramın veya tekniğin ne olduğu ve ne işe yaradığı kadar ne olmadığı ve ne işe yaramadığı da önemlidir. Bu yazıda öncelikle bu kavramın ne olmadığına yer vermek istememin nedeni, bir ruh sağlığı alanı uzmanı olarak danışanlar için büyük riskler görüyor olmamdır. Öyleyse inceleyelim, aile dizilimi ne değildir ve nedir?


Aile Dizimi Ne Değildir?


Aile dizimi, her derde deva bir ilaç, başlı başına bir terapi ekolü, uzmanların elinde bulunan bir sihirli değnek değildir. Bunun yanında aile diziminin mantığı ''travmalarımın tüm kaynağı soy ağacım, bunu değiştirmek için elimden hiçbir şey gelmez.'' gibi bir düşünce değildir. Bu tarz bir düşünme biçimi bireyin / danışanın problemlerin çözümü konusunda kendini pasif hissetmesine ve kendini gerçekleştirme potansiyelini açığa çıkaramamasına neden olabilmektedir. Travmayı veya zorlantı durumunu kabullenmek, bu durumun danışanın şimdiki sosyal yaşantısında oluşturduğu sorunları görmezden gelmek, sorunlara yönelik müdahale planları oluşturmamak veya buna yönelik sorumluluk almamak değildir. Popüler kültür tarafından altı bilimsel olarak doldurulmadan fazlasıyla şişirilerek servis edilen ve konu hakkında yeterince bilgisi olmayan insanlarda büyük bir beklenti oluşturan birçok yöntem gibi aile dizimi de son zamanların gözde şifa tekniğidir. Tekniğin işe yarar ve fayda sağlanabilecek tarafları ve sınırlılıkları göz ardı edilerek, metafizik inançlarla içi doldurulmaya çalışılarak adeta ticari bir yöntem olarak kamuoyuna sunulmaktadır. Bir süredir devam ettirdiğim gözlemlerim sonucunda bu tekniğin uygulanmasının (!) astroloji uzmanları tarafından yapıldığını görmekteyim. Danışanın ruhsal sağlığı açısından son derece riskli bulduğum bu uygulama şekli üzerine bir uyarı niteliğinde yazımda bu kısma yer vermeye karar verdim. Psikolojik sağlığınızla ilgili alacağınız her yardım mutlaka işin uzmanları yani ruh sağlığı uzmanları tarafından verilmelidir. Bu uzmanlar ise psikolojik danışmanlar, psikiyatristler ve psikologlardır. Sevgili danışanlar; nasıl ki fiziksel bir rahatsızlık hissettiğinizde o alanın uzmanı olan doktorlardan yardım alıyorsanız ruhsal yaralarınız ve rahatsızlıklarınızla ilgili de mutlaka bu alanın uzmanlarından yardım almalısınız. Aksi durumda üzülerek söylüyorum ki ruhsal sağlığınızda ve psikolojik durumunuzda daha derin yaralar oluşabileceği gibi bunun yanında hem zamanınızı hem paranızı kaybetmiş olacaksınız.



Aile Dizimi Nedir?


Aile dizimi (family constellation) terimi ilk olarak Alfred Adler'in (1927) ortaya attığı, aile sistemindeki her bireyin rolünü tanımlamaya yarayan bir yapı olarak kullanılmıştır. Adler, aile sisteminin ebeveynlerden, çocuklardan ve geniş aile üyelerinden oluştuğunu belirtmiştir. Almanca “Familien Aufstellung” adıyla 90’larda Almanya’da ortaya çıkmış olan “Aile Dizimi Terapisi (Family Constellation Therapy)” ise, ailenin nesiller boyunca, birbirlerine görünmez bir bağ ile bağlı olduğu anlayışına dayanmaktadır. Aile bir bütün olarak bir ruha sahiptir (Stone, 2008). Bireyi, içine doğduğu ailenin şekillendirdiğini benimseyen bu anlayış, ailenin bir sistem oluşturduğunu ileri sürmektedir.Aile dizimi Alman Psikoterapist Bert Hellinger tarafından ortaya atılmış; kısaca bireyi tek başına değil aile sistemi içerisindeki rolleri ile birlikte değerlendirmeyi amaçlayan bir psikoterapi tekniğidir. Toplumu oluşturan temel yapıtaşının aile olduğu görüşünden hareketle, bireyin sosyal yaşantısında kullandığı iletişim yöntemleri, sorunlarla baş etme stili, yaşadığı psikopatolojik veya zorlantılı durumlara karşı tutumları gibi temel davranışları aile sistemi içerisinde öğrendiğini ve sosyal yaşamda yaşanan sorunların da kökeninin aile sistemindeki yanlış öğrenmelerin olduğunu belirtir. Bunlara ek olarak, bireyin kişilik gelişimi ve davranışları üzerinde yalnızca içinde bulunduğu çekirdek aile değil, diğer köken akrabaları, kendisinden birkaç nesil önceki akrabalarının da (hiç tanışmamış olsalar dahi) etkili olduğu varsayımına dayanmaktadır. Hellinger, psikolojik rahatsızlıkların büyük –belki de çoğu - bir kısmına, köken ailede yaşanmış sorunların neden olduğunu söylemektedir.


Aile Dizimi Ne İşe Yarar?


Bireyin ve ailenin yaşamış olduğu travmaların çözümünde bir çeşit yüzleşme yöntemi olarak kullanılan aile dizimi tekniği, bireyin duyguları ve zorlantılarıyla yüzleşmesi, anlamlandırması, kabullenme sürecine girmesi gibi konularda yardımcı olmaktadır. Bu bir anlamda bireyin geçmişten getirdiği travmalarını kabullenmesi demektir. Travmanın etkilerinin çözümünde amaç travmayı değiştirmek değil; travmayı kabullenmektir. Travmanın kendisi değiştirelemez ancak bireyin travmayı yorumlama şekli ve travmaya bakış açısı değiştirilebilir. Bireyin ailenin diğer üyeleriyle barışık hale gelmesi, bozulan aile bağlarını düzeltmeye adım atması gibi davranışlar hedeflenmektedir. Aile dizimi tekniğini kullanmanın başlıca avantajları, bireyin içinde yaşadığı sistemin yapısal bağlantıları ve çalışmanın getirdiği büyük etki hakkında kısa sürede net bir resim elde etmesidir. Duygular ve davranış ifadesine odaklanarak danışana farkındalık kazandırılır. Dolayısıyla belirli aralıklarla hislerine dair geri dönüşler alınmış olur. Seçilen kişilerle danışanın arasında ki muhasebat ve fiziksel ilişkiler gözlemlenir, dikkate alınır. Bu şekilde dizim yavaş yavaş sonuca ulaşabilir. Söz konusu bu teknik bireysel psikolojik danışma / psikoterapi sürecinde uygulanabileceği gibi grupla psikolojik danışma / psikoterapi sürecinde de uygulanabilmektedir.



KAYNAKÇA


Ayaz, B., & Kılıçarslan, F. (2010). Aile Terapisi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi.

Duman, N . (2020). Bert Hellinger ve Aile Dizimi Terapisi . Kıbrıs Türk Psikiyatri ve Psikoloji Dergisi , 2 (2) , 114-119.

Ersöz, İ. (2019). Metropollerde popülerleşen" Terapi" Pratikleri Ve Kentli insanın Metafizik arayışı: İstanbul örneği (Doctoral dissertation, Marmara Universitesi (Turkey)).

Hellinger, B. (2001). Love’s own truths. Bonding and balancing in close relationships. Phoenix,  AZ:Zeig, Tucker and Theisen.

Hellinger, B., & Hövel, G. (1999). Acknowledging what is: Conversations with Bert Hellinger.  Phoenix, AZ: Zeig, Tucker and Co., Inc.

Ölmez, D. (2016). Aile içi etkili iletişimde drama teknikleri ve nlp uygulamaları (Doctoral dissertation, İstanbul Kültür Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/İletişim Sanatları Anabilim Dalı/İletişim Sanatları Bilim Dalı).

R. Franz, Travma, Bağlanma ve Aile Konstelasyoları, 2011, İstanbul.

Yayınlanma: 15.09.2022 11:35

Son Güncelleme: 15.09.2022 11:35

Berika ASLAN
Berika ASLAN
Uzman Psikolojik Danışman(*)(*)(*)(*)(*)
Uzmanlıklar: İlişki / Evlilik Problemleri , Özgüven ve Yeterlilik Sorunları , Öfke Kontrolü
Lisans ve yüksek lisans eğitimlerim Devamını oku
Online Terapi
süre 45 dk
ücret 800
Yüz Yüze Terapi
süre 55 dk
ücret 1100
Bunları da sevebilirsiniz...
terapotik-iliskinin-iyilestirici-gucu

Terapötik ilişkinin iyileştirici gücüBazen danışanlar bizimle olan ilişkisinden beslenir. Hayatında alamadığı değerleri uzman vesilesiyle alır. Danışmana çok vazife düşer, zira onun gözüyle bakar kendine danışan. Kelimeleri çok mühimdir, mimikleri çok önemlidir.Mesela bir danışanım ailesiyle sıkıntılı bir durumdaydı. Ergen-yetişkin arası bir dönemdeydi. Ailesinden bilhassa baba ve amcadan hakaretvari cümleler duyuyordu. Sevilmeye ve güvenilmeye lâyık olmadığını düşünür vaziyette gelmişti bana. Hayatında çok yanlışlar yaptığını, o yanlışlar olmasa babasının onu sevebileceğini sık sık ifade ediyordu. Bu düşüncesi üzerine sorgulama yaptık; aileler çocuklarını hatasız oldukları için mi severler, yoksa hatalarıyla kabul edip yol mu gösterirler? Çocuğun hatası bir başka hata olan hakaretle mi düzeltilir, yoksa iyilikle mi? Olgun bir ebeveyn hangisini yapardı? Bu sorgulamaların biraz aileyi suçlar gibi gözüktüğünün farkındayım lâkin gelmek istediğim yer şurasıydı; bazen sevilmiyor olmak bizim problemimiz değildir. Hakaret işitmek bizim sorunumuz değildir. Karşıdaki nasıl seveceğini bilmiyordur, o da yaralıdır, böyle terbiye edeceğini ve çocuğunu böyle koruyacağını düşünüyordur vs.. Aklıma Peygamberimizin (asm) hadisi geliyor, “Ya Rabbî, onlar bilmiyorlar, bilselerdi yapmazlardı.” Bence de sonucunu bilseler yapmazlardı, esasen beni alakadar eden onların ne yapıp yapmadığı değil, danışanımın buna karşı ne tepki verdiği ve ne düşündüğüdür.Uzun süre sevilmeye lâyık olmadığını düşündüğü için, hayatına giren arkadaşlarını da sık sık teste tabi tutuyordu, gerçekten seviyor mu diye. Ve yine sevildiğine inanmadan ilişkisini koparıyordu. Zaten sizler de bilirsiniz, baba-kız ilişkisi sağlam olmayan evlatlar biraz daha sevgiyi dışarıdan almaya meyillidir. Bu danışanım, baskıcı bir ortamda büyüdüğü için, babasından öğrendiği şekilde sevgisini gösteriyordu. Yani kızarak, tehdit ederek, sürekli takip ederek, azarlayarak ve dahi sürekli övgü isteyerek. Övgü isteme kısmını bunlardan hariç tutuyorum çünkü onu bir iyileşme arzusu olarak görüyorum. Acı olan şu ki, övgülere inanmıyordu. Bu şemaları üzerine çalıştık, yerine daha faydalı düşünceler koyduk. Yine de sürekli şunu tekrarlıyordu; “Benim ne hatalar yaptığımı duysanız siz de benim yüzüme bakmazsınız! Sizi de kaybederim, tek konuştuğum siz varsınız”Ben de dedim; “Sen hata dediğin şeyleri anlat, yüzüne bakıp bakmamaya ben karar vereyim.” Utanarak ve dahi kendinden nefret ederek anlattı ve elbette kızmadım, sinirlenmedim, hakkında olumsuz düşünmedim. Esasen şahsî hayatımda bana sorulsaydı, bunlar da hata mı canım derdim, lâkin seansta böyle olmuyor tabi. Seanslara devam ettik, sık sık bu konuları ele aldık, benim dinlemem bile ona iyi geliyordu fark ediyordum. Bir gün öyle bir soru sordu ki, danışmanlık kisvesinden çıkıp Şeyda elbisesini giymek durumunda kaldım, zira bilirsiniz biz danışmanlar seansta bazen kendi hayatımızdan örnekler de veririz, kendi düşüncelerimizi de açarız ve bu yerinde-zamanında yapıldığı müddetçe samimiyet katar, terapötik ilişkiyi besler. Soruya şöyle bir giriş yaptı (özet geçeceğim);“Ben artık anlıyorum ki, sevilebilecek biriyim, ailem sevmeyi bilmiyor olabilir, artık çok da önemsemiyorum. Hatalarımla kendimi sevmeye çalışıyorum, yine de merak ediyorum; benim gibi bir yeğeniniz olsaydı, onu sever miydiniz?”Bu soru karşısında ne yalan söyleyim duygulandım, “Sen benim yeğenim olsaydın seni çok severdim, şimdi de seviyorum” deyince gözyaşları şelale oldu. Bu sefer inandı, gözlerinden anladım, sevildiğine inandı. Bunu başardı. Bu o kadar önemli bir adımdı ki… Seans biterken de ekledim, inşaallah senin gibi bir yeğenim olur da onunla takılırım teyze-yeğen. Güzel bir ayrılış oldu, aramızdaki terapötik ilişki onu iyileştirmeye başladı. Hayata yüklerinden arınıp devam edebilme gücü verdi. İşte bazen biz ailemizden alamadığımız ilişkiyi, anlayışı, kabulü dışarıdan alırız. Bunu bazen dostlarımız yapar, bazen öğretmenlerimiz, bazen kitaplar, bazen de psikolojik danışmanımız. Bu yüzden içinize sinen uzmanla konuşmanız, aradaki bağı hissetmeniz, anlaşıldığınızı görmeniz çok önemli bir etken. Neredeyse iyileşmenin % 50’si terapötik ilişkidir. Bunu sadece bu danışanımda değil, birçok kişide gözlemledim. Karısının zoruyla gelip de “Hocam sizinle bu samimi iletişim olmasaydı beni kimse buraya getiremezdi” deyişleri, “Ailemizden biri gibisiniz” cümleleri, “Burada yeni bir dünya keşfediyorum” demeleri… Hepsi, terapötik ilişkinin önemini gösteriyor. Böyle kendi seanslarımdan örnek cümleler verince de kendimi övüyormuş gibi hissettim, tam tersi, size yakın gelen ve bağ kurabileceğiniz bir uzman ile nasıl sonuçlar alabilirsiniz onu göstermek istedim. Yoksa bana şunu diyen de oldu; “Sizden hiç verim alamadım hocam, bir daha gelmeyeceğim.” Baş göz üstüne dedim, inşaallah içinize sinen bir uzman ile devam edersiniz…Psikolojik danışman Şeyda Sultan. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Yazıyı Oku

Uzman: Şeyda Sultan ZENGİN

Yayınlanma: 12.06.2022