TOKSİK İLİŞKİ NEDİR?

Her birey biricik olduğu gibi bireylerin birbiri arasında kurduğu ilişkinin dinamiği de bir o kadar biriciktir. Ancak bazı ilişkilerde belirgin şekilde görülen ve sağlıklı olmadığı bilinen sorunlar bu ilişkinin bir dinamiğinin olmadığını ve sağlıksız bir ilişkinin kurulduğunu bize göstermektedir. Peki, bu tür ilişkilere ne denmektedir diyecek olursak aslında cevabının TOKSİK İLİŞKİ olduğunu neredeyse hepimiz biliyoruz sanki.

Toksik ilişkiler genellikle çeşitli nedenlere dayanabilir. İnsanlar, geçmiş deneyimlerden kaynaklanan duygusal yaralarıyla başa çıkarken, bu yaraları bilinçsizce başkalarına yansıtabilirler. Aynı zamanda, düşük özsaygıya sahip bireyler, güvensiz temelli duygularından dolayı toksik davranışlara daha yatkın olabilirler. İlişkideki bir tarafın sürekli kontrol arayışı veya bir tarafın sürekli bağımlılık içinde olması gibi durumlar, toksik dinamiklere yol açabilir.

Peki Toksik İlişkiyi Duyduğumuz Zaman Bizim Aklımıza Ne Gelmeli, Nasıl Bir İlişki Olduğunu Düşünmeliyiz?

Toksik ilişki, bireyler arasında zararlı, sağlıksız ve dengesiz bir dinamik içeren ilişki türüdür. Toksik ilişkiler genellikle kontrol, manipülasyon, bağımlılık, düşük özsaygı, iletişim eksikliği ve güvensizlik gibi negatif özellikleri içerir. Bu tür ilişkiler, uzun vadede bireylerin duygusal ve psikolojik sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir.

Toksik ilişki içinde olan bir birey zamanla kedini kullanılmış hissetmeye başlayabilir, düşünce ve davranışlarını hür bir birey olarak alması gerekirken partnerinin tepkilerinden korktuğu ya da kaçındığı için partnere odaklı davranışlar sergilemeye başlayabilir. Kişi kendisini ihmal edebilir, sürekli kandırıldığını düşünebilir, sınırları ihlal edilebilir ve en önemlisi duygusal istismar ile karşı karşıya kalabilir. Ancak uzun zaman bunları yaşayan bir birey ileri evrelerde artık bunları fark edemez ve doğrudan sürecin içinde boğulabilir.

Toksik ilişkilerin içerisinde her daim beklenen bir fedakârlık söz konusudur. Siz partneriniz için kendi hayatınızdan ödün vermeliymişsiniz sanki doğrusu buymuş gibi gelmeye başlar. Manipülasyon bu ilişkilerin için de oldukça yüksek düzeydedir. Söylenen her şeyin sizin ve ilişkinizin iyiliği için söylendiği belirtilse de siz her geçen gün kendinizi daha tedirgin, yorgun ve koşulsuz sunulan sevgiden mahrum hissetmeye başlarsınız.

İlişki içerisindeyken adeta koşu bandındaymışsınız gibi sürekli sizi yoracak, kendinizi açıklamanız gerekecek durumlar olur ama yol alamazsınız. İlişkinizde sürekli aynı konular için benzer tartışmalar yaşanır, tartışmalar çok sıktır ama çözüm önerisi ve sonuç yoktur. Nerdeyse tüm tartışmalar askıda kalmış ya da halı altına süpürülerek görmezden gelinmiştir.

Toksik İlişkilerde Sıklıkla Hangi Özellikleri Görürüz?

1.  Duygusal İstismar: Toksik ilişkilerde, bir partner diğerini duygusal olarak manipüle edebilir, aşağılayabilir, sürekli eleştirebilir ya da duygularını kullanabilir. Bu durum, diğer tarafın özgüvenini ve duygusal sağlığını olumsuz etkiler. Örnek: Seni ben ayakta tutuyorum, ben olmasam sen bunları yapamazsın, bana dua et, ben senin şansınım, sen benim şansımsın, biz bizden başkası anlamaz, biz olmadan yaşayamayız, sen gidersen ben ölürüm, sensiz hayatın anlamı yok, asla beni bırakma yoksa nefes alamam vb.

2. Dengesiz Güç Dinamikleri: Toksik ilişkilerde, bir taraf genellikle diğerini kontrol etmeye, etkilemeye ve manipüle ederek kullanmaya çalışır. İlişki içinde güç dengesizliği hakimdir. Sürekli olarak ilişki hakkında bir partnerin karar sahibi olduğu görülür. Örnek: Onun gelecek planına göre hareket etmek, sıklıkla onun sevdiği mekanlar da buluşmak, onun onayladığı insanlar ile görüşmek ama başkaları ile görüşmeyi sınırlamak zorunda kalmak ya da öyle hissetmek vb. Aksi halde sonu gelmeyen bir tartışmanın içine girmek.

3.İletişim Problemleri: İlişkilerin sağlıklı bir şekilde oluşması ve devam edebilmesi için açık iletişim gereklidir. Saldırgan olan sen dili değil anlaşılma odaklı olan ben dili kullanılmalıdır ancak toksik ilişkilerde iletişim genellikle eksik, yanlış anlaşılmaya açık veya saldırgandır. Örnek: Senin yüzünden böyle oldu, süreci sen zorlaştırıyorsun, sen öyle dediğin için ben de öyle yaptım, bu olanlar hep senin suçun, senin problemin vb.

4. Sınırların İhlali: Sağlıklı ilişkilerde sınırlar önemlidir ve karşılıklı saygıyla korunmalıdır. Toksik ilişkilerde sınırlar genellikle ihlal edilir, sınır konulmaya çalışılması yanlış anlaşılır ve dışlanır bu da zamanla kişinin rahatsız edici bir duruma maruz kalmasına neden olabilir. Örnek: İlişki içindeyken şahsi bilgilerinizin tamamına erişim yetkisine sahip olmayı istemek, telefonunuzu kurcalamak, kendinize ait özel alanın kalmaması ve bunun olmaması gerektiğine ikna edilmeye çalışılması, her şeyinizi bilmeyi istemek, kıyafetinize karışılması, eve geliş saatinize müdahale edilmesi vb.

5. Bağımlılık: Toksik ilişkilerde en belirgin özelliğin bağımlılık olduğunu söyleyebiliriz. İlişkideki bir tarafın, duygusal veya maddi bağımlılık nedeniyle diğerine sürekli olarak bağımlı olması, ondan ayrılamaması ve ona ya da onun sevgisine muhtaçmış gibi yaşamını sürdürüyor olması durumu sıklıkla görülmektedir. Örnek: Sürekli birlikte vakit geçirmeyi istemek, eğer fiziken yan yana olunamayacak bir durumsa sık sık aramak, mesaj atmak ancak sürekli takipte kalmak, saat saat ne yaptığının hesabını sormak, sabah uyandığı gibi aranmayı istemek, kısa süreli bile olsa partnerinin kendinden ayrı seyahat etmesine izin vermemek, başkaları ile onsuz vakit geçirmesini istememek, tüm boş vakitlerin birlikte geçirilmesini talep etmek, partnerden ayrı kalamamak bunun olmaması için duygusal istismara ya da çatışmaya başvurmak vb.

Tüm ilişki yaşayan çiftlerin toksik ilişkilerden kaçınması için duygusal farkındalık geliştirmesi, yukarıda yer alan özelliklerden kaçınması, duygusal sınırlarını belirlemesi, sağlıklı iletişim becerilerini geliştirmesi ve de gerektiğinde profesyonel yardım alması önemlidir. Toksik ilişkilerin farkında olmak ve sağlıklı sınırlar koymak, bireylerin daha tatmin edici ve destekleyici bağlantılar kurmalarına yardımcı olabilir.

İlişkiler konusunda zorlandığınızı, mevcut ilişkinizin toksik ilişki olduğunu, ilişkilerinizin hep toksik devam ettiğini düşünüyorsanız ve bu sorunu tek başınıza çözmekte zorluk yaşıyorsanız bir ruh sağlığı uzmanından yardım almanızı öneririm.

Randevu almak isterseniz randevu takvimimden bana ulaşabilir ya da sorunuz var ise her zaman sorunuzu sorabilirsiniz.

 

KAYNAKÇA:

https://www.antalyapsikiyatrist.com/aile-ve-cift-terapisi/toksik-iliskiler

https://madalyonklinik.com/toksik-iliski/

Yayınlanma: 17.11.2023 12:39

Son Güncelleme: 11.03.2025 18:01

#toksik ilişki #toksiklik #ilişki türleri #manipülasyon #bağımlılık #sınırihlali #kontrolsüzlük #güç dinamikleri
Psikolog

Fatma İzel

ŞAHİN KAYA

Uzman Psikolog

(*)(*)(*)(*)(*)

Uzmanlıklar:

İlişki / Evlilik Problemleri , Çocuk ve Ergenlik Dönemi Ruhsal Sorunları , Kaygı (Anksiyete) Bozuklukları
Online TerapiOnline Ter...
süre 45 dk
ücret 1300
Yüz Yüze TerapiY. Yüze Ter..
süre 45 dk
ücret 2000
Bunları da sevebilirsiniz...

Neden İstismar Eden Partnerlere Bağımlı Olunuyor? Öz Değer Pratikleri İle Güçlen!

Kurbanların onları istismar eden kişilere dönmesinin, hatta bağımlı olmasının 5 ana sebebi mevcut. Birazdan sıralayacağım bu sebeplerin hepsinin temel taşı ise “korku”. Korku, mağdurları sessiz kılar ve istismarcılarının kontrolünü güçlendirir. Mağdurlar, istismarcılarına karşı çıkmanın sonuçlarını düşünerek korku içinde kalabilirler. Ayrıca, istismarın tekrarlanması durumunda daha fazla acıya maruz kalmaktan korkabilirler. Başka bir korku kaynağı ise sosyal izolasyondur; mağdurlar, istismar eden kişiden bağımsız bir yaşamı düşünemezler ve dış dünyayla bağlantılarını koparmaktan korkarlar. Diğer bir korku türü ise utanç ve suçluluktur; mağdurlar, yaşadıkları istismarı açığa çıkarmaktan ve başkalarına anlatmaktan utanç duyabilirler ve kendilerini suçlu hissedebilirler. Son olarak, gelecekte yaşayabilecekleri daha fazla tehlike veya şiddet korkusu, mağdurları istismarcılarından uzaklaşmaktan alıkoyabilir. Bu nedenlerle, mağdurların istismarcılarına dönmesinin altında yatan en temel faktör "korku"dur. Finansal Güçİstismarcı, parayı kurbanı yanında tutmak için kullanır. Ondan ayrılırsa sokakta kalacağını, başına kötü şeyler geleceğini söyler ve bunlar gibi bir çok inancı kurbana aşılar.Manipülasyonİstismarcı, gücünü, dış görüntüsünü ve zekasını kullanmayı iyi bilir. Hatta bazen yaşadığı acıları, travmalarını kurbana karşı kullanır. Örneğin sürekli kötü davranışları için “acı” geçmişini suçlar. Amaç kurbanın ona acıması ve istismarına karşı gardını indirmesidir. Bunlarla kalmayan istismarcı, kendisine ve çevresine bilerek zarar verir, sonra da hiçbir şey olmamış gibi davranır. Bu zararın fiziksel boyutta olması gerekmez; söylenen kırıcı sözler, aşağılamalar ve öfke nöbetleri, bu olanlardan hoşnutsuzluğunu dile getiren partnerini deli olmakla, abartmakla, hatta sadakatsizlik ile suçlamak da bu zararlara dahildir.UmutHepimiz sevdiğimiz, kıymet verdiğimiz şeyler için çabalar, daha iyi bir hale getirmeye uğraşırız. Tüm bunları yaparken kişinin, yani kurbanın dayanağının ismi umuttur. İstismarcılar bunu iyi bilirler ve kurbanının kendini bir nevi kurtarıcı olarak görmesini sağlarlar. Karşı taraf partnerini daha iyi biri yapabileceğine, hatta onu iyileştireceğine inanır. Zaten istismarcısı da sık sık pişmanlık ve utanç halleri sergiler, değişeceğini söyleyip, geleceğe dair planlarla kurbanın gözünü boyar. NOT: Eğer kişinin elinde sihirli bir değnek yoksa hiçbir şeyi değiştiremezler.Aşk Aşk veya sevgi, ilişkileri karmaşık bir hale sokabilir. Birlikte geçirilen aylar, yıllar, iyi ve kötü yaşanmışlıklar kişinin bu tarz bir ilişkiden vazgeçmesini zorlaştıracaktır. Özellikle yaşanılan mutlu anılar bir tutkal görevi görecektir.Tanınmışlık Kurban kendini güvende hisseder çünkü canı yansa da buna sebep olan kişiyi tanıyordur. Yabancı değildir bu kişiye. Bunu şöyle düşünebilirsiniz; Çok konforlu bir eve misafir olarak gitseniz bile yine de kendi evinizdeki gibi huzurlu olur muydunuz? Yeni birini tanımak ve yeni yaşanmışlıklar biriktirmek kurbana zor görünür, bildiği kaynaktan zarar görmeyi bilinçsizce kabul eder. İstismara uğrayan kişiye/kendinize şu iki soruyu sormanızı öneriyorum; İlk başta verilen cevaplar kişiyi durumunu inkar etmeye yöneltebilir. Bu gibi durumlarda kurban, sık sık bu soruları kendisine sormalı ve durumu hakkında objektif olmaya teşvik edilmelidir. Unutulmamalı ki, bir kişi kötü bir durumdaysa, çevresinden ne kadar yardım alırsa alsın, kendisi gerçekten o durumdan çıkmak istemez ise çıkamaz. İlerleyen zamanlarda daha ciddi kayıpların ve zararların gerçekleşmemesi adına, olabilecek en kısa sürede farkındalığın kazanılması ve durumun kabul edilmesi/ettirilmesi mühimdir.Öz Değerini Yükselt!Bu konuda öz değer sahibi olmak ve var olan öz değerin güçlendirilmesi çok ama çok kıymetli. Zira Öz değer, insanın kendine verdiği değerin ve kendi değerinin farkında olmasıdır. Her bireyin kendine özgü yetenekleri, nitelikleri ve değerleri vardır ve bu özellikler, kişinin kendine olan güvenini ve kendini kabul etme seviyesini belirler. Aynı zamanda ilişkilerde de önemli bir rol oynar. Kendine değer veren biri, sağlıklı sınırlar belirleyebilir ve ilişkilerinde saygı ve sevgi bekleyebilir. Kendine güvenen bir birey, başkalarının ona nasıl davranmasını istediğini net bir şekilde iletebilir ve kendi ihtiyaçlarına önem verir. Öz değer üzerine düşünmek ve onu güçlendirmek için birkaç adım atılabilir. Kendi yeteneklerimizi ve başarılarımızı tanıyarak kendimize güvenmeyi öğrenmek önemlidir. Kendimize iyi bakmak, ihtiyaçlarımıza ve isteklerimize önem vermek ve kendimizi sevmek de öz değerimizi artırabilir. Ayrıca, olumsuz düşüncelerle başa çıkmak ve kendimize karşı nazik olmak da öz değerimizi güçlendirebilir. Sonuç olarak, öz değer insanın kendine olan güvenini, kendini kabul etme seviyesini ve mutluluğunu etkileyen önemli bir kavramdır. Kendimize değer vermek, içsel bir güven duygusuyla yaşamak ve sağlıklı ilişkiler kurmak için önemlidir. Bu nedenle, öz değerimizi tanımak ve güçlendirmek için çaba harcamak hayatımızın önemli bir parçası olmalıdır. İnsan ilişkileri, hayatımızın temel taşlarından biridir ve doğru ilişkilerde olmak, ruhumuzu besleyen bir deneyimdir. Bu ilişkiler, bizi destekleyen, güçlendiren ve daha iyi bir versiyonumuz olmamızı sağlayan bir etki yaratır. Bizi anlayan, bizimle gülümseyen ve umut dolu bir geleceğe bakan insanlarla bağlantı kurmak, yaşamımıza anlam katar. Bu ilişkiler, bizi olumlu yönde etkileyerek hayata daha umutlu ve güçlü bakmamızı sağlar. Doğru ilişkilerde kalmak, duygusal ve ruhsal olarak daha dengeli ve tatmin edici bir yaşam sürmemize yardımcı olur. Bu nedenle, kendinizi değerli hissettiğiniz ve gerçek anlamda destek aldığınız ilişkileri korumak ve geliştirmek için çaba sarf etmek önemlidir.Öz Değer Pratikleri: Olumlu Kendi Kendine Konuşma: Kendinize olumlu ve destekleyici ifadeler kullanarak içsel konuşmanızı yönlendirin. Olumlu düşünceler ve güçlendirici ifadeler, öz değerinizi artırmanıza yardımcı olabilir.Günlük Teşekkür ve Minnettarlık Pratiği: Her gün, yaşamınızda minnettar olduğunuz şeyleri belirleyin ve bunlar hakkında düşünün. Bu, kendinize olan değerinizi artırır ve yaşamınızın pozitif yönlerini fark etmenize yardımcı olur.Yeteneklerinizi ve Başarılarınızı Tanıma: Kendi yeteneklerinizi ve başarılarınızı tanıyın. Başarılı olduğunuz alanlara odaklanın ve bu başarıları sık sık hatırlayın. Kendinize olan güveninizi artıracak ve öz değerinizi yükseltecektir.Sınırlar Belirleme: Kendi ihtiyaçlarınızı ve sınırlarınızı tanıyın ve bu sınırlara saygı duyulmasını sağlayın. Başkalarının beklentilerine değil, kendi ihtiyaçlarınıza ve isteklerinize odaklanın.Hata ve Başarısızlık Kabulü: Hata yapmanın veya başarısızlığı deneyimlemenin normal olduğunu kabul edin. Her insanın hataları vardır ve önemli olan bu hatalardan öğrenmek ve büyümektir. Kendinizi eleştirmek yerine, hatalarınızı birer öğrenme fırsatı olarak görün.Bu öz değer pratiklerini düzenli olarak uygulamak, kendinize olan güveninizi artırmanıza ve içsel olarak daha dengeli bir yaşam sürmenize yardımcı olacaktır. Herkesin hak ettiği sevgi ve desteği bulduğu, sindirildiği değil, ruhunun beslendiği, gülümseten, sizi daha da umutlu ve güçlü yapan ilişkilerde kalmanız dileğiyle.

Ezgi ASLANTAŞ 10.05.2024

Bağlanma Türleri ve İlişkilerimizi Üzerindeki Etkisi; Etkileriyle Nasıl Baş Ederiz?

Bağlanma Türleri ve İlişkilerimizi Üzerindeki EtkisiBağlanma Teorisi (Bağlanma Kuramı), 1950’lerde İngiliz Psikanalist John Bowlby tarafından yaratılan ve Amerikalı Psikolog Mary Ainsworth tarafından genişletilen bir teoridir. Bağlanma Teorisine göre bebeklikten itibaren birincil bakım verenle yaşanan ilişkisel deneyimler ve kurulan bağ; kişinin gelecekteki yaşantısında ilişkileri nasıl geliştireceği, ne gibi tutum ve davranışlar göstereceğini belirlemektedir. Bakım veren ile erken yaşamda edilen tecrübeler ile oluşan bağlanma türü,yetişkinlik hayatında da ilişkilerde etkili olmaya devam eder. Bu teoriye göre 4 adet bağlanma stili tanımlanır; Güvenli Bağlanma Kaçıngan Bağlanma (Güvensiz Bağlanma)Kaygılı Bağlanma (Güvensiz Bağlanma) Düzensiz Bağlanma(Güvensiz Bağlanma)Hadi gelin birlikte bu stilleri inceleyelim. Güvenli Bağlanma Çocukluk döneminde birincil bakıcısıyla arasında yakın ilişki olan, herhangi bir koşula bağlanmadan onaylanma ve güvence isteyebilen bireyler; gelecekte güvenli bağlanma stili geliştirirler. Güvenli bağlanmada bakım veren (ebeveyn) çocuğun ihtiyaçlarını (fiziksel, duygusal)mümkün olan en kısa sürede koşulsuzca cevaplar. Peoples’e göre; “Çocuklar birincil bakıcılarından güveni, güvenli bağlanmayı almanın yanı sıra birincil bakıcıların bizzat kendisini de model alır ve yetişkinlik döneminde ortaya çıkacak olan güvenli bağlanma böylece filizlenmeye başlar.”Güvenli Bağlanma ÖzellikleriDuygusal Erişilebilirlik Yakınlık Kurabilme KapasitesiÇatışma YönetimiYalnızlıkla Barışık OlmakSınır ÇizebilmekÖz sevgi ve Öz saygı Etkili İletişim Becerileri Güven Duygusuna Sahip Olmak Duygu DüzenleyebilmekYardım Arayabilme Kapasitesi Kendi OlabilmePeki Güvenli Bağlanmanın ilişkiye yansıması nasıldır? Çocukluğunda güvenli bağlanan kişiler kendiyle de hayatla da güvenli bağlanır. Hem romantik ilişkilerinde hem de hayatında kurdukları diğer ilişkilerde güvenli bağlanırlar.Güvenli bağlanma stiline sahip kimseler sağlıklı ilişkiler kurma eğilimindelerdir. Sorun çözme becerileri gelişmiştir. Dışarıdan gözlemlendiğinde pozitif, güvenilir ve partnerlerine karşı sevgi dolu olduklarını fark ederiz. Güvenli bağlandıkları için ilişkilerinde kıskançlık ve güven problemleri pek açığa çıkmaz. Güvenli bağlanan kişiler sevilebilir olduklarına inanırlar. Bu inanç sayesinde dış bir onaylanmaya ihtiyaç duymazlar. Güvenli bağlanan kişiler duygu ve düşüncelerini ifade etmekte problem yaşamazlar. İlişkilerindeki sorunları dile getirmek ve çözüm üretmek konusunda problem yaşamzlar. Sevgiyi ifade etmek ve kabul etmekten çekinmezler.Kaçıngan Bağlanma Çocukluk döneminde, katı veya duygusal olarak mesafeli veya etrafta pek olmayan bakım verene sahip kişiler kaçıngan bağlanma geliştirirler. Bakım verenin eksikliği veya yetersizliği çocukta ileriye dönük bağlanma ve güven problemleri ortaya çıkarmaktadır. Çocukluklarında ihmal edildikleri için kendi kendilerine yetmeyi öğrenmek mecburiyetinde kalırlar. Bu sebeple güçlü bir bağımsızlık duygusuna sahip olurlar. Çocuklukta güçlü bir bağımsızlık duygusu benimsemekten kaynaklı insan ilişkilerinde kişi problem yaşar.Kaçıngan Bağlanma Özellikleri İlişkilerde belirgin bir mesafe koymaYakınlıktan kaçınma Güçlü bir bağımsızlık duygusuFiziksel ve duygusal yakınlıktan kaçınmaBaşkalarını küçümser tavırlarDuygularını ifade etmekte güçlük çekmeGüven duymakta zorlanmaKimseye ihtiyaç duymadığı ve duymayacağı inancıYalnızlığı tercih etmek Bağlanma korkusuPeki Kaçıngan Bağlanmanın ilişkiye yansıması nasıldır? Kaçıngan bağlanan kişi, partnerine ihtiyaç duymaktan ve bağlanmaktan kaçınırlar. Birilerine bağlı olmayı kontrol kaybı ve zayıflık olarak yorumlayabilirler. Kaçıngan bağlananlar duyguları noktasında çok net değildirler ve iletişime genellikle kapalıdırlar. Sevgiyi bir kol mesafesinde tutarlar. Partnerin duygularıyla baş etmek ve karşılık vermekte zorlanırlar.Bu bağlanma stili, bireylerin ilişkilerinde sağlıklı ve güvenli bir bağ kurmalarını zorlaştırır.Kaygılı BağlanmaÇocuklukta ihtiyaçlarına karşılık vermeyen tutarsız bakım verenlere sahip kişiler kaygılı bağlanma geliştirirler. Ebeveynlerinden aldıkları tutarsız mesajlar yüzünden ne istemeleri, ne beklemeleri konusunda sorun yaşayan, kafası karışık çocuklardır. Bu tutarsızlık yetişkin ilişkilerinde terk edilme ve reddedilme korkusu yaşamalarına neden olur. Yakın ilişkilerde bağımlı bir tavır sergilerler. Düşük öz sevgiye sahip olduklarından kendilerine laik görmedikleri o sevgiyi duymaya ihtiyaç duyarlar. Sevildiğinin onaylanmasına ihtiyaç duyarlar. İlişkilerinde kaygı ve kıskançlığı yoğun şekilde yaşarlar.Kaygılı Bağlanma Özellikleri Yoğun kıskançlıkDüşük özgüvenYalnız kalmakta zorlanmaBaşkalarından onay alma ihtiyacıGüven problemleriTerk edilme korkusuReddedilme korkusuKendini sevilmeye değer biri görmemeEleştiri kaldıramamaDüzensiz BağlanmaDüzensiz bağlanmaya sahip kişiler yakın ilişkilerinde güven problemi yaşarlar ve son derece tutarsız davranışlar gösterirler. İki uç noktada seyrederler; bağımsız ve mesafeli ya da duygusal ve yapışkan. Birincil bakım vereni tutarsız kişilerdir. Çocuk için hem rahatlık hem de korku kaynağıdırlar. Bu nedenle çocuklarda düzensiz davranışlar gözleniyor. Çocukluk travmaları, ihmal ve istismar bu bağlanma türüne neden olan başlıca etmenlerdir.Düzensiz Bağlanma ÖzellikleriGüven problemiYüksek anksiyeteKafa karıştırıcı davranışlarReddedilme korkusuDuyguları düzenlemede problemKaçıngan ve kaygılı bağlanma stillerinin belirtilerini gösteriyor olmaSonuç olarak ; Çocuklukta geliştirilen bağlanma stilinin ilerideki ilişkilerimiz için kesin bir belirleyici olarak düşünmek yanlış olur. Çocukluk döneminde geliştirilen bağlanma biçimi yetişkinlikte farklılaşabilir. Güvenli bağlanan bir çocuk yetişkinlikte ilişkilerinde kaçıngan bağlanma gösterebilir. Kişinin mizacı ve geçirdiği ilişki deneyimleri veya gözlemleri de bağlanma türlerinde etkili olabilmektedir. Sonuç olarak erken dönem bağlanma stilimiz yetişkin hayatımızda ilişkilerimizde birebir etkili olmasa da katkı payının olduğu yadsınamaz.Çocukluğumuzda bağlanma figürümüz ebeveynlerimiz yani bakım verenlerimizdir. Gençlik ve yetişkinlik dönemlerinde ise bağlanma figürü romantik partnerler ve arkadaşlar olarak gözlenir. Yaşamın farklı dönemlerinde farklı bağlanma figürleri ortaya çıktığı için çocukluk çağındaki bağlanma stili kalıcı ve telafi edilemez değildir. Çocukluktaki bağlanma şeklimiz, ilerideki kuracağımız tüm ilişkilerimizde aynı tipte ve düzeyde gözlenecek kadar belirleyici değildir. Ancak tabii ki etkilidir; kişi, bağlanma stiline uygun bir partner seçmeye meyillidir. O nedenle, bu konuda farkındalık kazanmak ve üzerine çalışmak ilişkilerimiz için faydalı olacaktır. Psikolojik danışmanlık almak bakım vereniniz ile kurduğunuz bağlanma stilinizi keşfetmeyi ve bunun üzerine çalışarak güvenli bağlar geliştirmenize ve daha sağlıklı ilişkiler kurmanıza olanak sağlar. Bağlanma stilinizi keşfetmek ve daha sağlıklı ilişkiler kurmayı öğrenmek için benimle iletişim kurabilirsiniz. Kaynakça Here is How to Identify Your Attachment Style,psychcentral.com, 2021Çankaya,T.(2022).Bağlanma Stilleri Nelerdir? Bağlanma Stilleri ve Romantik İlişkilere Etkisi. Hiwellapp.com

İrem EROL 11.12.2024