TOKSİK İLİŞKİ NEDİR?

Her birey biricik olduğu gibi bireylerin birbiri arasında kurduğu ilişkinin dinamiği de bir o kadar biriciktir. Ancak bazı ilişkilerde belirgin şekilde görülen ve sağlıklı olmadığı bilinen sorunlar bu ilişkinin bir dinamiğinin olmadığını ve sağlıksız bir ilişkinin kurulduğunu bize göstermektedir. Peki, bu tür ilişkilere ne denmektedir diyecek olursak aslında cevabının TOKSİK İLİŞKİ olduğunu neredeyse hepimiz biliyoruz sanki.

Toksik ilişkiler genellikle çeşitli nedenlere dayanabilir. İnsanlar, geçmiş deneyimlerden kaynaklanan duygusal yaralarıyla başa çıkarken, bu yaraları bilinçsizce başkalarına yansıtabilirler. Aynı zamanda, düşük özsaygıya sahip bireyler, güvensiz temelli duygularından dolayı toksik davranışlara daha yatkın olabilirler. İlişkideki bir tarafın sürekli kontrol arayışı veya bir tarafın sürekli bağımlılık içinde olması gibi durumlar, toksik dinamiklere yol açabilir.

Peki Toksik İlişkiyi Duyduğumuz Zaman Bizim Aklımıza Ne Gelmeli, Nasıl Bir İlişki Olduğunu Düşünmeliyiz?

Toksik ilişki, bireyler arasında zararlı, sağlıksız ve dengesiz bir dinamik içeren ilişki türüdür. Toksik ilişkiler genellikle kontrol, manipülasyon, bağımlılık, düşük özsaygı, iletişim eksikliği ve güvensizlik gibi negatif özellikleri içerir. Bu tür ilişkiler, uzun vadede bireylerin duygusal ve psikolojik sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir.

Toksik ilişki içinde olan bir birey zamanla kedini kullanılmış hissetmeye başlayabilir, düşünce ve davranışlarını hür bir birey olarak alması gerekirken partnerinin tepkilerinden korktuğu ya da kaçındığı için partnere odaklı davranışlar sergilemeye başlayabilir. Kişi kendisini ihmal edebilir, sürekli kandırıldığını düşünebilir, sınırları ihlal edilebilir ve en önemlisi duygusal istismar ile karşı karşıya kalabilir. Ancak uzun zaman bunları yaşayan bir birey ileri evrelerde artık bunları fark edemez ve doğrudan sürecin içinde boğulabilir.

Toksik ilişkilerin içerisinde her daim beklenen bir fedakârlık söz konusudur. Siz partneriniz için kendi hayatınızdan ödün vermeliymişsiniz sanki doğrusu buymuş gibi gelmeye başlar. Manipülasyon bu ilişkilerin için de oldukça yüksek düzeydedir. Söylenen her şeyin sizin ve ilişkinizin iyiliği için söylendiği belirtilse de siz her geçen gün kendinizi daha tedirgin, yorgun ve koşulsuz sunulan sevgiden mahrum hissetmeye başlarsınız.

İlişki içerisindeyken adeta koşu bandındaymışsınız gibi sürekli sizi yoracak, kendinizi açıklamanız gerekecek durumlar olur ama yol alamazsınız. İlişkinizde sürekli aynı konular için benzer tartışmalar yaşanır, tartışmalar çok sıktır ama çözüm önerisi ve sonuç yoktur. Nerdeyse tüm tartışmalar askıda kalmış ya da halı altına süpürülerek görmezden gelinmiştir.

Toksik İlişkilerde Sıklıkla Hangi Özellikleri Görürüz?

1.  Duygusal İstismar: Toksik ilişkilerde, bir partner diğerini duygusal olarak manipüle edebilir, aşağılayabilir, sürekli eleştirebilir ya da duygularını kullanabilir. Bu durum, diğer tarafın özgüvenini ve duygusal sağlığını olumsuz etkiler. Örnek: Seni ben ayakta tutuyorum, ben olmasam sen bunları yapamazsın, bana dua et, ben senin şansınım, sen benim şansımsın, biz bizden başkası anlamaz, biz olmadan yaşayamayız, sen gidersen ben ölürüm, sensiz hayatın anlamı yok, asla beni bırakma yoksa nefes alamam vb.

2. Dengesiz Güç Dinamikleri: Toksik ilişkilerde, bir taraf genellikle diğerini kontrol etmeye, etkilemeye ve manipüle ederek kullanmaya çalışır. İlişki içinde güç dengesizliği hakimdir. Sürekli olarak ilişki hakkında bir partnerin karar sahibi olduğu görülür. Örnek: Onun gelecek planına göre hareket etmek, sıklıkla onun sevdiği mekanlar da buluşmak, onun onayladığı insanlar ile görüşmek ama başkaları ile görüşmeyi sınırlamak zorunda kalmak ya da öyle hissetmek vb. Aksi halde sonu gelmeyen bir tartışmanın içine girmek.

3.İletişim Problemleri: İlişkilerin sağlıklı bir şekilde oluşması ve devam edebilmesi için açık iletişim gereklidir. Saldırgan olan sen dili değil anlaşılma odaklı olan ben dili kullanılmalıdır ancak toksik ilişkilerde iletişim genellikle eksik, yanlış anlaşılmaya açık veya saldırgandır. Örnek: Senin yüzünden böyle oldu, süreci sen zorlaştırıyorsun, sen öyle dediğin için ben de öyle yaptım, bu olanlar hep senin suçun, senin problemin vb.

4. Sınırların İhlali: Sağlıklı ilişkilerde sınırlar önemlidir ve karşılıklı saygıyla korunmalıdır. Toksik ilişkilerde sınırlar genellikle ihlal edilir, sınır konulmaya çalışılması yanlış anlaşılır ve dışlanır bu da zamanla kişinin rahatsız edici bir duruma maruz kalmasına neden olabilir. Örnek: İlişki içindeyken şahsi bilgilerinizin tamamına erişim yetkisine sahip olmayı istemek, telefonunuzu kurcalamak, kendinize ait özel alanın kalmaması ve bunun olmaması gerektiğine ikna edilmeye çalışılması, her şeyinizi bilmeyi istemek, kıyafetinize karışılması, eve geliş saatinize müdahale edilmesi vb.

5. Bağımlılık: Toksik ilişkilerde en belirgin özelliğin bağımlılık olduğunu söyleyebiliriz. İlişkideki bir tarafın, duygusal veya maddi bağımlılık nedeniyle diğerine sürekli olarak bağımlı olması, ondan ayrılamaması ve ona ya da onun sevgisine muhtaçmış gibi yaşamını sürdürüyor olması durumu sıklıkla görülmektedir. Örnek: Sürekli birlikte vakit geçirmeyi istemek, eğer fiziken yan yana olunamayacak bir durumsa sık sık aramak, mesaj atmak ancak sürekli takipte kalmak, saat saat ne yaptığının hesabını sormak, sabah uyandığı gibi aranmayı istemek, kısa süreli bile olsa partnerinin kendinden ayrı seyahat etmesine izin vermemek, başkaları ile onsuz vakit geçirmesini istememek, tüm boş vakitlerin birlikte geçirilmesini talep etmek, partnerden ayrı kalamamak bunun olmaması için duygusal istismara ya da çatışmaya başvurmak vb.

Tüm ilişki yaşayan çiftlerin toksik ilişkilerden kaçınması için duygusal farkındalık geliştirmesi, yukarıda yer alan özelliklerden kaçınması, duygusal sınırlarını belirlemesi, sağlıklı iletişim becerilerini geliştirmesi ve de gerektiğinde profesyonel yardım alması önemlidir. Toksik ilişkilerin farkında olmak ve sağlıklı sınırlar koymak, bireylerin daha tatmin edici ve destekleyici bağlantılar kurmalarına yardımcı olabilir.

İlişkiler konusunda zorlandığınızı, mevcut ilişkinizin toksik ilişki olduğunu, ilişkilerinizin hep toksik devam ettiğini düşünüyorsanız ve bu sorunu tek başınıza çözmekte zorluk yaşıyorsanız bir ruh sağlığı uzmanından yardım almanızı öneririm.

Randevu almak isterseniz randevu takvimimden bana ulaşabilir ya da sorunuz var ise her zaman sorunuzu sorabilirsiniz.

 

KAYNAKÇA:

https://www.antalyapsikiyatrist.com/aile-ve-cift-terapisi/toksik-iliskiler

https://madalyonklinik.com/toksik-iliski/

Yayınlanma: 17.11.2023 12:39

Son Güncelleme: 11.03.2025 18:01

#toksik ilişki #toksiklik #ilişki türleri #manipülasyon #bağımlılık #sınırihlali #kontrolsüzlük #güç dinamikleri
Psikolog

Fatma İzel

ŞAHİN KAYA

Uzman Psikolog

(*)(*)(*)(*)(*)

Uzmanlıklar:

İlişki / Evlilik Problemleri , Çocuk ve Ergenlik Dönemi Ruhsal Sorunları , Kaygı (Anksiyete) Bozuklukları
Online TerapiOnline Ter...
süre 45 dk
ücret 1300
Yüz Yüze TerapiY. Yüze Ter..
süre 45 dk
ücret 2000
Bunları da sevebilirsiniz...

Dijital Dünya ve Etkileri

Bilgisayarlar, akıllı telefonlar ve tabletler artık hayatımızın bir parçası olarak sürekli elimizin altında. İletişim kurmaktan eğlenmeye, çalışmaktan öğrenmeye kadar birçok alanda kullandığımız bu teknolojik cihazlar, bize fayda sağladığı kadar zarar da vermektedir. Sağladığı avantajlar çok büyük önem taşırken, bizler için yarattığı risk de görmezden gelinmemelidir. Çağımızın yeni ve giderek ciddileşen problemi: ekran ve teknoloji bağımlılığı.Ekran Bağımlılığı Nedir?Ekran bağımlılığı, dijital cihazların aşırı ve kontrolsüz kullanımı olarak tanımlanır. Telefona bakmadan birkaç saat geçirmek zor ve huzursuz ediciyse, sürekli sosyal medya bildirimleri kontrol ediliyorsa veya ekran süresi gerçek hayattaki sorumlulukların önüne geçiyorsa; bu durum bir alışkanlıktan çıkarak bağımlılık halini almış olabilir. Özellikle çocuk ve gençlerde görülen "internet oyun bozukluğu" , dijital bağımlılığın bilimsel olarak tanımlanmış bir versiyonudur.Teknoloji Hayatımızı Nasıl Ele Geçiriyor?Elimizin altında kolay ulaşılabilir olan teknoloji, birçok açıdan dikkatimizi çeker vaziyette. Uygulamalardan gelen bildirimler, yapılan araştırmalarda beynin dopamin salgılamasını tetiklemektedir. Bu da kişilerin sıklıkla telefonlarını kontrol etmelerini istemesine yol açmaktadır. Sosyal medyada sunulan sonsuz içerik akışı, dikkat tuzağı olarak kullanıcıyı ekrana kilitlemeyi amaçlar. Bunlara ek olarak uygulamalarda kazanılan rozet ve puan gibi ödüller, kullanıcıların uygulamalarda daha fazla vakit geçirmelerine neden olur. Kimler, Nasıl Etkileniyor?Her olay her bireyi farklı şekillerde etkileyebildiği gibi, ekran ve ekran bağımlılığı da benzer şekilde farklı yaş gruplarını farklı şekillerde etkileyebilir. Çocukların ve ergenlerin beyinleri gelişim aşamasında olduğundan, fazla ekrana maruz kaldıklarında beyinleri teknoloji ile biçimlenmektedir. Uzun süre ekranda vakit geçirilmesi çocuklarda dikkat eksikliği, hiperaktivite, sosyal izolasyon ve hatta agresif davranışlar görülmesine yol açabilir. Bunlara ek olarak öğrenme güçlükleri, dil gelişim problemleri ve hayal gücünde azalma durumları da gözlemlenebilir.Yetişkinlik döneminde ekran kullanımı, çoğunlukla iş gereci zorunlu olmaktadır. İş sebebiyle kullanım, kişisel kullanıma eklenince ekranda geçirilen süre bir hayli artmaktadır. Bunların hepsinin bir arada gerçekleşmesi de bağımlığı pekiştirmektedir. Bu yaş grubunda da ekran bağımlılığı, sosyal problemlere, ilişkilerde sorunlara ve yalnızlık duygusunun artmasına yol açabilir.Yaşlılar, teknolojiyi yeni keşfetme motivasyonu ile genellikle yalnızlıklarını giderme veya sosyalleşme ihtiyaçlarını karşılamak istemektedirler. Ancak teknolojinin fazla kullanımı yaşlılık dönemindeki kişilerde fiziksel hareketsizlik ve çeşitli fiziksel sorunlara yol açabilir. Günümüzde dijital dolandırıcılık ve bilgi kirliliği gibi risklere de en açık olanlar yaşlılardır. Belirtiler: Ekran Bağımlısı Olup Olmadığınızı Gösteren İşaretlerSabah uyandığınız anda telefon, tablet ya da bilgisayarı alıp kontrol etmek, ekran süresini sınırlamamak veya sınırlayamamak, sosyal bir ortamda bile teknolojik cihazları ve bildirimleri kontrol etmek istemek, teknolojik aletlerin yokluğunda boşluk hissi ve huzursuz olmak, günlük görevleri aksatacak şekilde sosyal medyada zaman geçirmek ve teknolojik aletleri kullanırken zamanın nasıl geçtiğini fark etmemek ekran bağımlılığının göstergelerindendir.Ekran Bağımlılığının Zihinsel ve Fiziksel EtkileriEkran başında sürekli uyarılma halindeki beyin yorulur ve karar verme becerisinde düşüş meydana gelir. Dijital ekranlar görme problemlerine ve göz kuruluğuna neden olur, baş ağrısı ve bulanık görmeye sebep olabilir. Masa başında geçirilen uzun saatler, kambur duruşla, sırt ve boyun ağrılarıyla sonuçlanabilir. Sosyal medyada ve dijital dünyada geçirilen sürenin artması, gerçek dünya etkileşimlerin azalmasına, yalnızlığa, asosyalliğe yol açabilirken kaygı düzeyini artırabilir. Sosyal medyada görülen idealize edilen hayatlar, kişilerde özgüven düşürerek mutsuzluğa ve depresyona yol açabilir.Ekran Süresini Azaltmak İçin Pratik Öneriler1.Zaman Bloklama Tekniği kullanın.Ekran süresinin kısıtlanması birçok açıdan faydalı olabilir. Ekran kullanılması gereken saatleri ya da ekranın kullanılmayacağı süreleri belirlemek, sosyal ve işlevsel olarak kişiye fayda sağlar. Buna ek olarak ekran süresinin kısıtlanması da önemlidir.2. Bildirimleri KapatınUygulama bildirimlerini kapatmak, gereksiz bildirimlerden kaçınmaya ve ekranı gerekmedikçe kullanmamaya yardımcı olur. 3. Cihazsız Alanlar BelirleyinYatak odası, yemek masası gibi bazı alanlarda telefon kullanılmaması faydalı bir alışkanlık olacaktır.4. "Gerçek Dünya"ya DönüşSosyal etkinliklere, doğa yürüyüşlerine, hobilere, arkadaşlara daha fazla zaman ayırmak, ekran süresini doğal olarak azaltarak sosyalleşmeyi de beraberinde getirir.Neden Bu Kadar Kolay Bağımlı Oluyoruz?Ekran bağımlılığı; psikolojik, sosyal ve biyolojik değişkenlerin birleşimiyle oluşan bir bağımlılık biçimidir. Bu bağımlılığın başlıca nedenleri şu şekilde sıralanabilir:Ödül Sistemi: Her bildirim bizi mutlu eder, dopamin salgılatır ve bu da ödül alma hissi uyandırır.Kaçış Mekanizması: Gerçek hayatımızdaki zorluklardan, sorumluluklarımızdan veya yalnızlık hissimizden kaçmak için ekranlara yönelmiş olabiliriz.Toplumsal Baskı: Özellikle gençler arasında sosyal medya kullanımı bir "zorunluluk" olmaktadır. Dışlanmamak, kabul görmek ve beğenilmek için çevrim içi olmak bir sosyal norm haline gelmiştir.Boş Zaman Alışkanlığı: Boş zamanlarımızı geçirdiğimiz sosyal medya, artık hepimiz için alışkanlık konumuna gelmektedir.Bu nedenler, teknoloji kullanımını masum bir araçtan, kişinin günlük yaşamını etkileyen artarak devam eden bir bağımlılığa dönüştürebilmektedir. Ekran Bağımlılığında Psikolojik Destek Ne Zaman Alınmalı? Bazen ekran süresini azaltmak ve işlevsel hayata geri dönmek için bireysel çabalar yetersiz kalabilir. Özellikle bağımlılığın davranışsal ve duygusal etkileri yoğunlaştığında bir uzmandan yardım almak en doğru adımdır.Psikolojik destek alınması gereken durumlar:·Teknolojik cihazlardan uzak kalındığında anksiyete, öfke veya panik duyguları yoğunlaşıyorsa,·Sosyal ilişkilerde ve iş/okul yaşamında olumsuz değişimler varsa,·Uyku düzeni bozulmuş, fiziksel rahatsızlık belirtileri ortaya çıkmaya başlamışsa,·Gündelik yaşam kalitesinde ve hayat kalitesinde düşüklük varsa,·Ekransız zaman geçirirken boşluk hissediliyorsa,·Ekran bağımlılığı nedeniyle depresif düşünceler veya yalnızlık artıyorsa psikolojik destek alınmalıdır.Eğer ekran karşısında geçirdiğiniz zaman, sizi hayattan uzaklaştırıyor, sosyal ilişkilerinizi zayıflatıyor ve zihinsel sağlığınızı tehdit ediyorsa; artık bir uzmana başvurmanın zamanı gelmiş olabilir. Psikolojik destek almak bir zayıflık değil, bilinçli bir güç göstergesidir. Psikolojik destek alarak teknoloji bağımlılığıyla mücadele etmek ve yaşam kalitesini artırmak mümkündür.Teknolojiden tamamen kopmak ne gerçekçidir ne de gereklidir. Önemli olan, teknolojiyi nasıl kullandığımızdır. Teknolojiyle sağlıklı bir ilişki kurulmalıdır. Doğru sınırlar ve sağlıklı alışkanlıklar ile dijital dünyadan faydalanılabiliriz. Cihazlar bizim hayatımızı kolaylaştırmak için var; hayatımızın merkezi olmak için değil. Bunun farkında olmak gerekir. Peki sizin 24 saatte ekranda geçirdiğiniz vaktin ne kadarı size gerçekten yarar sağladı, sizi geliştirdi?

Pelin BAYIN 26.05.2025