1. Uzman
  2. Sinem ÇİBAŞ KARLIKLI
  3. Blog Yazıları
  4. Ruh Sağlığı ve Gevşeme Egzersizleri

Ruh Sağlığı ve Gevşeme Egzersizleri

Ruh sağlığı ve beden sağlığı arasında yakın bir ilişki vardır. Birçok araştırma, ruhsal rahatsızlıkların fiziksel sağlığı olumsuz etkileyebileceğini ve fiziksel rahatsızlıkların da ruh sağlığı üzerinde etkisi olabileceğini göstermektedir.

Birçok ruhsal rahatsızlık, kişinin fiziksel sağlığı üzerinde doğrudan etkisi olabilecek semptomlara neden olabilir. Örneğin, anksiyete bozukluğu olan bir kişi, sık sık kalp çarpıntısı, nefes darlığı, mide bulantısı gibi fiziksel semptomlar yaşayabilir. Depresyon ise, uyku sorunları, yorgunluk, kas ağrıları, baş ağrısı gibi fiziksel semptomlara neden olabilir.

Diğer yandan, fiziksel rahatsızlıklar da ruh sağlığını olumsuz etkileyebilir. Kronik ağrı, fiziksel kısıtlamalar, yorgunluk gibi faktörler, kişinin ruh sağlığı üzerinde olumsuz etkileri olabilir. Örneğin, kronik ağrısı olan bir kişi, duygusal olarak daha hassas olabilir ve depresyon gibi ruhsal rahatsızlıklara yatkın hale gelebilir.

Ruh sağlığı ve beden sağlığı arasındaki ilişki, psikoterapi planlarının oluşturulmasında da dikkate alınmalıdır. Tedavi sırasında, kişinin hem ruhsal hem de fiziksel sağlığına yönelik yaklaşımlar kullanılabilir. Örneğin, bir terapist, anksiyete semptomlarını tedavi etmek için nefes egzersizleri veya meditasyon gibi gevşeme teknikleri önerebilir. Ayrıca, fiziksel egzersizler de ruh sağlığına olumlu etki edebilir ve terapi programının bir parçası olarak önerilebilir.

Bu yazıda size psikologlar tarafından kullanılan nefes ve gevşeme egzersizlerinden bahsedeceğim.

I. Nefes Egzersizleri: Psikoterapide kullanılan nefes egzersizleri arasında şunlar yer alır:

  1. 4X4X4 Nefes Egzersizi: Bu teknikte nefes 4 saniyede burundan alınır ve yine 4 saniyede ağızdan üfleyerek verilir. Kişi dilerse nefes alırken ve bırakırken içinden 1001-1002-1003-1004 şeklinde sayarak bu egzersizi gerçekleştirebilir. Özellikle tüm vücut gevşeme egzersizi veya güvenli alan çalışmasından önce sakinleşmeyi ve kalp atış hızını yavaşlatmayı sağlar.
  2. Derin Nefes Alma: Bu teknik, sığ nefes alışverişi yerine derin ve yavaş nefes alarak bedenin rahatlamasını sağlar. Bu yöntem, bedenin oksijen seviyesini artırarak kalp atış hızını düşürür ve kan basıncını düzenler. Derin nefes alma egzersizleri, gevşeme ve meditasyon teknikleri ile birleştirilerek daha etkili hale getirilebilir.
  3. Nefes Sayma: Bu teknik, yavaş ve ritmik bir şekilde nefes alarak, belirli bir sayıya kadar saymak ve ardından nefesi tutmak ve yavaşça vermekle yapılır. Bu yöntem, zihnin odaklanmasına yardımcı olur ve kişinin rahatlamasına yardımcı olur.
  4. Diyafram Nefesi: Bu teknik, derin ve rahat nefes almak için diyafram kaslarını kullanmayı içerir. Bu yöntem, nefes alırken göğüs yerine karın bölgesinin şişmesini sağlar ve daha fazla oksijen almanızı sağlar. Bu egzersiz, solunum problemleri olan kişiler için de faydalı olabilir.
  5. Nefes Tutma: Bu teknik, nefesinizi bir süre boyunca tutmanızı ve sonra yavaşça vermenizi içerir. Bu yöntem, bedenin oksijen seviyesini artırmaya ve stresi azaltmaya yardımcı olur. Bu egzersiz, aynı zamanda duygu durum düzenleme için de kullanılabilir.
  6. Nefes Kontrolü: Bu teknik, nefes alışverişinin hızını ve ritmini kontrol etmeyi içerir. Bu yöntem, bedenin sakinleşmesine ve zihnin odaklanmasına yardımcı olur. Bu egzersiz, özellikle panik ataklarında kişinin rahatlamasına yardımcı olabilir.

II. Gevşeme Egzersizleri: Psikoterapide kullanılan gevşeme egzersizleri arasında şunlar yer alır:

  1. Otojenik gevşeme terapisi: 1920'lerde Alman psikiyatrist Johannes Heinrich Schultz tarafından geliştirilmiştir. Bu yöntem, Schultz tarafından hipnozun bir türü olarak tanımlanmıştır. Ancak, otojenik gevşeme terapisi, kişinin hipnoz durumuna girmesi gerekmeden uygulanabilir. Bu terapi türü, kişinin kendisini zihinsel olarak rahatlatmak için belirli bir dizi yönergeyi takip etmesini gerektirir. Otojenik gevşeme terapisi, beş farklı konsantrasyon seviyesine dayanır. Bu seviyeler, kişinin bedenini rahatlatmasına ve zihinsel olarak gevşemesine yardımcı olmak için kullanılır. İlk seviye, ağırlık hissi olarak adlandırılır ve kişinin bedeninin ağırlaştığını hissetmesini sağlar. İkinci seviye, sıcaklık hissi olarak adlandırılır ve kişinin vücudunun ısındığını hissetmesini sağlar. Üçüncü seviye, kalp atış hızı hissi olarak adlandırılır ve kişinin kalp atışlarını yavaşlatmasını sağlar. Dördüncü seviye, nefes alma ve verme hissi olarak adlandırılır ve kişinin nefes alışverişini düzenler. Son seviye, karın bölgesi hissi olarak adlandırılır ve kişinin karın bölgesinin genişlediğini hissetmesini sağlar.
  2. Tüm Vücut Gevşeme Egzersizleri: Bu yöntemde kişi tüm vücut kaslarını sırasıyla yavaş yavaş kasar, belli bir süre kasılı bir pozisyonda tutar ve nefes vererek gevşetir. Bu egzersiz zihinsel ve fiziksel olarak rahatlamayı sağlar.
  3. Görselleştirme (İmajinasyon): Bu yöntem, kişinin zihninde rahatlatıcı bir sahne veya durum hayal etmesini sağlar. Bu sahne, plaj, orman veya bahçe gibi doğal ortamlar olabilir. Görselleştirme, zihinsel olarak rahatlama sağlar ve stresi azaltır.
  4. Progresif kas gevşetme: Bu yöntem, bedenin kaslarını kasılıp gevşeterek zihinsel ve fiziksel olarak rahatlamayı sağlar. Bu yöntem, bir terapist eşliğinde veya kendi kendine uygulanabilir.
  5. Meditasyon: Bu egzersiz, odaklanma ve zihinsel disiplin yoluyla zihni ve bedeni rahatlatmaya yönelik bir uygulamadır. Meditasyon, farkındalık ve bilinçli bir yaşam sürme konusunda da faydalı olabilir.
  6. Yoga: Yoga, beden ve zihin arasındaki bağlantıyı güçlendirmek için kullanılan bir egzersizdir. Yoga, bedeni esneterek, nefes kontrolü yaparak ve zihni sakinleştirerek, kişinin rahatlamasına yardımcı olur.
  7. Otomatik yazma: Bu teknik, kişinin duygu ve düşüncelerini serbestçe ifade etmesine olanak tanır. Bu yöntem, kişinin stresi azaltmasına ve duygularını anlamasına yardımcı olur.

Nefes ve gevşeme egzersizleri özellikleri aklınıza hücum eden, zihninizden atamadığınız ve size kendinizi kötü hissettiren düşünceler yoğunlaştığında yapılabilir. Uzman bir psikolog ya da terapist tarafından uygulandığında etkisini hemen fark edeceğiniz bu egzersizler, stres, kaygı ve depresyon gibi psikolojik sorunların üstesinden gelmenize ve daha sağlıklı bir hayat yaşamanıza yardımcı olacaktır.

Siz de terapi sürecinizde psikoloğunuz size uyguladığı nefes ve gevşeme egzersizlerini evinizde ya da iş yerinizde kendi kendinize uygulayarak iyileşme sürecinize katkı sağlayabilirsiniz.







Yayınlanma: 03.05.2023 13:26

Son Güncelleme: 03.05.2023 13:26

Sinem ÇİBAŞ KARLIKLI
Sinem ÇİBAŞ KARLIKLI
Uzman Psikolog(*)(*)(*)(*)(*)
Uzmanlıklar: Depresif Bozukluklar , Kaygı (Anksiyete) Bozuklukları , Travma ve İlişkili Bozukluklar
Merhabalar, Alanda 16 senedir çalı Devamını oku
Online Terapi
süre 60 dk
ücret 2250
Yüz Yüze Terapi
süre 55 dk
ücret 2250
Bunları da sevebilirsiniz...
surekli-aglama-istegi-nedir-ve-nasil-gecer

Sürekli ağlama isteği, duygusal bir tepki olarak ortaya çıkan ve kişinin yoğun bir üzüntü, çaresizlik veya acı hissettiği durumlarda ortaya çıkabilir. Bu duygusal tepki, stresli olaylar, kayıplar, travmatik deneyimler, ilişki sorunları, depresyon, anksiyete gibi birçok faktörden kaynaklanabilir. Sürekli ağlama isteğinin altında yatan nedenler ve nasıl geçebileceği konusunda bazı öneriler:Nedenleri Anlama: Sürekli ağlama isteğinin altında yatan nedenleri anlamak önemlidir. Stresli bir olay, kayıp, travmatik deneyim veya duygusal zorluklar, ağlama isteğinin tetikleyicileri olabilir.Duyguları İfade Etme: Ağlama, duyguları ifade etmenin doğal bir yolu olabilir. Bununla birlikte, sürekli ağlama isteği, duyguları işlemekte veya ifade etmekte zorlanmanın bir işareti olabilir. Duygularınızı ifade etmek için yazma, çizme, konuşma terapisi veya sanat terapisi gibi yöntemler kullanılabilir.Destek Almak: Sürekli ağlama isteği, depresyon, anksiyete veya diğer ruh sağlığı sorunlarının belirtisi olabilir. Bu nedenle, bir sağlık uzmanından yardım almak önemlidir. Bir terapist veya danışman, duygusal zorluklarla başa çıkma becerilerini geliştirmenize ve duygusal iyilik halinizi yeniden kazanmanıza yardımcı olabilir.Stres Yönetimi Teknikleri: Stres yönetimi teknikleri, duygusal dengeyi yeniden sağlamak için faydalı olabilir. Derin nefes egzersizleri, meditasyon, yoga veya gevşeme teknikleri gibi uygulamalar, stres seviyelerini azaltabilir ve duygusal dengenizi korumanıza yardımcı olabilir.Yaşam Tarzı Değişiklikleri: Sağlıklı bir yaşam tarzı, duygusal iyilik halinizi destekleyebilir. Düzenli egzersiz yapmak, sağlıklı beslenmek, yeterli uyku almak ve sosyal destek ağınızı güçlendirmek, duygusal dayanıklılığınızı artırabilir.Olumlu Aktiviteler: Olumlu aktiviteler ve hobiler, duygusal iyilik halinizi artırabilir. Sevdiğiniz aktivitelere zaman ayırmak, keyif aldığınız şeylere odaklanmak ve duygusal olarak besleyici deneyimlere katılmak, sürekli ağlama isteğini azaltabilir.Kendine İyi Bakım: Kendinize iyi bakmak, duygusal sağlığınızı desteklemenin önemli bir parçasıdır. Kendinizi şımartmak, dinlenmek, kendinize nazik davranmak ve kendi ihtiyaçlarınıza öncelik vermek, duygusal iyilik halinizi artırabilir.Sürekli ağlama isteği, altta yatan nedenlerin anlaşılması ve uygun tedavi veya destek alınması ile genellikle azaltılabilir. Ancak, ciddi veya kronik ağlama isteği durumunda bir sağlık uzmanından yardım almak önemlidir.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Yazıyı Oku

Uzman: Eray ARSLAN

Yayınlanma: 18.04.2024

Depresyon nedir? Belirtileri ve tedavi seçenekleri nelerdir?Depresyon dünya çapında milyonlarca insanı etkileyen ciddi bir zihinsel sağlık durumudur. Haftalarca, hatta aylarca devam eden üzüntü, umutsuzluk ve değersizlik duygularıyla karakterizedir. Depresyon kişinin yaşam kalitesi, ilişkileri ve iş veya okuldaki işlevsellik yeteneği üzerinde önemli bir etkiye sahip olabilir. Bu yazıda depresyon belirtilerini, tedavi seçeneklerini, risk faktörlerini ve önleyici tedbirleri inceleyeceğiz. Depresyon çeşitli şekillerde kendini gösterebilir ve belirtiler kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Ancak depresyonla ilişkili bazı ortak belirti ve semptomlar vardır. Bunlar arasında kalıcı üzüntü, umutsuzluk ve değersizlik duygularının yanı sıra, bir zamanlar keyif alınan etkinliklere karşı ilgi veya zevk kaybı yer alır. Diğer semptomlar arasında yorgunluk, uykusuzluk veya aşırı uyku, iştah veya kilo değişiklikleri, konsantrasyon güçlüğü ve intihar veya kendine zarar verme düşünceleri yer alabilir. Depresyonlu herkesin bu semptomların tümünü yaşamayacağını ve bazı kişilerin ek semptomlar da yaşayabileceğini unutmamak önemlidir. Bu semptomların bazılarının başka durumların göstergesi olabileceğini de belirtmekte fayda var; bu nedenle, depresyon yaşıyor olabileceğinizden şüpheleniyorsanız profesyonel bir teşhis almanız önemlidir.Depresyon için birçok etkili tedavi seçeneği bulunmaktadır. Psikanalitik-Psikodinamik Psikoterapiler ve Kişilerarası ilişkiyi içeren diğer psikoterapiler, depresyon tedavisinde çok yardımcı olabilir. Bu terapiler, depresyona katkıda bulunan, kişinin kendi öyküsünde etkili olan olayları ve onlara ilişkin bakış açısını değiştirmeyi, terapistle kurduğu ilişki içerisinde yeniden sahnelemeyi içerir. Ayrıca bazı durmlarda psikoterapilerle birlikte Seçici Serotonin Geri Alım İnhibitörleri (SSRI'lar) veya Serotonin-Norepinefrin Geri Alım inhibitörleri (SNRI'ler) gibi ilaçlar da depresyon tedavisinde destekleyici tedavi olarak etkili olabilir. Bu ilaçlar beyindeki ruh hali düzenlemesiyle ilişkili bazı nörotransmiterlerin düzeylerini artırarak çalışır.Bir başka seçenek deElektrokonvülsif terapi (ECT) veya transkraniyal manyetik stimülasyon (TMS) gibi beyin stimülasyon tedavileri, diğer tedavi biçimlerine dirençli bazı depresyon vakalarında da kullanılabilir. Bu terapiler, beynin belirli bölgelerini uyarmak ve aktivitelerini arttırmak için elektrik veya manyetik akımların kullanılmasını içerir.Bir kişinin depresyona yakalanma olasılığını artırabilecek çeşitli risk faktörleri vardır. Bunlar genetik yatkınlık ve aile öyküsü, kronik tıbbi durumlar, madde bağımlılığı ve travmayı içerir. Kayıp, boşanma veya mali sorunlar gibi stresli yaşam olayları da depresyonun gelişmesine katkıda bulunabilir. Neyse ki depresyona yakalanma riskini azaltmak için alınabilecek çeşitli önleyici tedbirler vardır. Bunlar arasında düzenli egzersiz ve dengeli beslenme dahil olmak üzere sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmek, kronik tıbbi durumlar için tedavi aramak, madde bağımlılığından kaçınmak ve depresyonda olmasak da psiloterapiye gitmek koruyucu faktörler arasında yer alır.Depresyon, kişinin yaşamını önemli ölçüde etkileyebilecek ciddi bir zihinsel sağlık durumudur. Bununla birlikte, çeşitli etkili tedavi seçenekleri mevcuttur ve depresyon gelişme riskini azaltmak için önleyici tedbirler alınabilir. Siz veya tanıdığınız biri depresyon belirtileri yaşıyorsa profesyonel yardım almanız önemlidir. Doğru tedavi ve destekle depresyonu yönetmek ve üstesinden gelmek mümkündür.Psikanaliz Sigmund Freud tarafından geliştirilmiş bir terapi ekolüdür. Hatta psikoloji denilince çoğunlukla da psikanaliz akla gelir. Freud, daha önce de çeşitli şekillerde bilinçdışından bahsedilse de onu sistematik bir şekilde ifade eden ve terapide kullanan ilk kişidir. Freud’a göre ruhsal süreçler bilinç, önbilinç ve bilinçdışının etkisinde yaşanır (1. topoğrafik model) . Bilincin ve önbilincin etkisiyle yaşananların farkındalığı mümkündür ama bilinçdışına doğrudan erişmek mümkün değildir. Bilinçdışının farkına varmak için ise farklı yöntemler kullanmak gerekir. Freud serbest çağrışımı, dil sürçmelerini, unutkanlıkları, rüyaları, şakaları bilinçdışının dışa vurumu olarak ele almıştır.Psikanalize göre bilinçdışının şekillenmesini sağlayan en önemli yaşam dönemi çocukluktur. Çocukluk döneminde kişinin yaşadığı zorluklar ve farklı dönemlerde baş etmesi gereken güçlükler kişinin ruhsallığını yöneten bilinçdışını belirler. Bilinçdışının belirlenmesinde gelişimsel olarak ortaya çıkan id, ego ve süperego etkili olmaktadır. Doğuştan var olan id hayvansal dürtüleri ifade eder ve haz ilkesine göre çalışır. Yani haz arar ve hemen gerçekleşmesini ister. Bilinci sembolize eden ego ise daha sonra ortaya çıkar ve arzuları nasıl gerçekleştireceği veya bazı durumlarda onlardan nasıl vazgeçeceği konusunda kişiyi yönlendirir. Ego gerçeklik ilkesine göre çalışır. Sosyalleşmeyle ortaya çıkan üçüncü bileşen olan süperego ise idin tersine çalışır. Bu daha çok toplumsal normları dikkate alır. Bu iki bileşen arasındaki mücadeleyi dengeleyen ego ise kişinin benliğini oluşturur.Kişiliğin gelişiminde beş ayrı evrenin olduğunu ve bu evrelerin herhangi birinde ortaya çıkan bir sorunun farklı şekilde kişinin hayatına yansıyacağını ifade eden psikanaliz günlük yaşamdaki kararların da bilinçdışını belirleyen id, ego ve süperego ile gelişim dönemlerinin nasıl yaşandığına bağlı olarak verildiğini dile getirmektedir. Toplumsal olarak kabul görmeyen arzuların çeşitli savunma mekanizmalarıyla bilinçdışına atılması bilinçdışını tam bir çatışma alanı haline getirir. Bilinçdışındaki çatışmalar aslında günlük kararlarımızı etkiler.Psikanalitik psikoterapi kişinin bilinçdışının farkına vararak yaşadığı çatışmaları görmesini ve dolayısıyla kararlarını da bilinçli bir şekilde vermesini sağlamaya çalışır.Psikanalizin günümüzdeki yeri nedir?Psikanaliz, insan zihninin anlaşılması ve ruhsal hastalıkların tedavisi için kullanılan bir terapi yöntemidir. Farklı düşünce okullarının ortaya çıkmasına rağmen, psikanaliz hala modern psikoterapi alanında önemli bir yer tutmaktadır.Psikanaliz, insanların bilinçaltındaki dürtülerin ve duyguların nasıl davranışlarını etkilediğini anlamaya çalışır. Bu terapi yöntemi, hastaların geçmiş yaşamlarındaki tecrübeleri, aile yapıları, ilişkileri ve benzeri faktörleri analiz ederek, onların davranışlarının kökenlerini keşfetmeye çalışır. Bu sayede, hastaların kendilerini daha iyi anlamaları ve yaşamlarındaki sorunları çözmeleri hedeflenir.Günümüzde, psikanaliz hala birçok psikoterapi merkezinde uygulanmaktadır ve psikoterapi alanındaki birçok yenilikçi yaklaşımın temelinde yatan felsefe olarak kabul edilmektedir. Psikanaliz, insan zihninin anlaşılması konusunda ilerlemelerin yapılmasına yardımcı olmaya devam etmektedir. Yazıyı Oku

Uzman: Hakan YÜKSEL

Yayınlanma: 10.10.2023

Karen Melton’a ait makelenin çevirisi siz ebeveynlerimizin karşısında, bilinçli ebeveynliğe dair bilgilerin yanında erken dönem ebeveynlik hakkında bilgiler edineceksiniz. Bilinçli Erken Ebeveynliğin 9 prensibi maddeler halinde anne ve babalarımıza ihtiyaçları olan bilgileri aktarmaktadır. Ayrıca bu alanda çalışan biri olarak konu hakkında fikirlerimi de yazının sonunda bulabilirsiniz. Keyifli okumalar dilerim.Bilinçli erken ebeveynlik, çocukların gelişimleri için ihtiyaç duyduğu gıdayı ve tüm seviyelerde somutlaştırmalı gerçekleştirmelerini sağlar. Erken ebeveynlik gebe kalmadan önce başlar, bu da bizim somutlaştırma yolculuğumuzun başlangıcıdır. Bilinçli erken ebeveynlik içe doğru bakma, bilinç artırma ve ileri düşünmedir. Ebeveynliğin derinlemesine spiritüel, psikolojik ve duygusal bir yolculuk olduğunu destekler ve her bebeğin yaşam yolculuğunu kutsal ruh yolculuğu olarak görür. Bizler gebelikle fiziksel dünyaya gelmeden öncesinde bilinçli ve duyarlı varlıklarız. Bedenimize girdiğimizde bu bilinci yitirmeyiz. Bilinci erken ebeveynliğin merkezine yerleştirdiğimizde, ebeveynlik ve bebekler ile ilgili algımız değişir. Bir bebek hayata geldiğinde ya da sizin hayatınıza bir bebek girdiğinde, her birimiz derinlemesine ilişkisel, spiritüel ve dönüşümsel bir süreç içine gireriz.İster gebelik öncesi veya gebelik sürecinde olun, ister çocuğunuz doğmuş olsun bu dokuz prensibi uygulamaya başlayabilirsiniz. Bu prensipler en büyük gizemlerden biri hakkında zengin ve derinlemesine bilgi sahibi olmamızı sağlar: gebelikten öncesinden Doğuma kadarki yaşam yolculuğumuzu. En derin temellerinizin nasıl atıldığını, erken bilincinize istemli olarak nasıl ulaşabileceğinizi, nasıl bilinçli olabileceğinizi ve iyileşebileceğinizi öğrenmeye başlayın.Bilinen ebeveynlikte ve genel kültürde henüz bir bilinç oluşturmamış olduğundan bu prensiplerin bazıları çok yeni görünebilir. Bir başkasının ayakkabılarını giyiyormuşçasına alışılmadık ve rahatsız edici hissettirebilir. Dayanın, siz ve aileniz için kesinlikle değer.Hayata yolculuk kutsaldır; hoş karşılandığını, güvende olduğunu hisseden, somutlaştıran ve değişime açık olan güvenli çocuklar yetiştirebilirsiniz. Bir ebeveyn olarak neler yapacağınıza ilişkin seçimler sizin elinizdedir. Her zaman kendi ebeveynlik hislerinizi takip etmeyi unutmayın.Gebelik öncesinden bebekliğe kadar bilinçli, duyarlı ve en savunmasız durumdayızdır. En erken başlangıcımızda ve hatta ebeveynlerimizin gözünde daha bir pırıltıyken dahi sevilmeye, hoş karşılanmaya ihtiyaç duyarız.PrensiplerGüçlendirilmiş erken ebeveynlik, bağlanma ve bilince doğru yolculuğunuzun tadını çıkarın! (İçinizdeki bebeği/embriyoyu tanımlamak için ‘küçük’ ve rahimdeki ya da doğmuş asıl bebeği tanımlamak için ‘bebek’ sözcüklerini kullandım.)1. Gebelikten önce bilinçli varlıklarızGebelik öncesinden itibaren bilinçli, duyarlı varlıklarız. Erken bilinçlilikten itibaren yaşama yolculuğu tecrübe etmeye başlarız. Fiziğe büründüğünüzde -enerji ve maddenin doğumla birlikte buluşmasında- soma yani vücut ile de bu yolculuğu tecrübe etmeye başlarsınız. Buraya gelmek konusunda kendi arzunuz olabilir ya da ebeveynlerinizi seçmiş olma anlayışınız olabilir. Bazılarımız burada olmak konusunda karışık duygular içinde olabilir ve kaynağa dönmeyi arzulayabilir. Erken Bilinciniz kişiliğinizin bir parçası olarak kalmaya devam eder ve her aşamada üzerinizde derin nüfuzu bulunur. Sizinle birlikte yaşar ve ben ona ‘Küçük’ diyorum. Sizin küçüğünüz erken yolculuğunuzu hatırlar ve yaşamınız boyunca kişiliğinizin nüfuzlu bir parçası olarak kalır.Gelin birlikte erken bilincin ve duyarlılığın erken ebeveynlik uygulamasının merkezinde olduğu; size, çocuklarınıza, ailenize ve topluma derinlemesine faydalı olan bir dünya yaratalım.2. Hepimizin içinde bir Küçük varİçinizdeki küçük, doğmamış bebek haliniz. Kaynaktan doğuma kadar ki anılarınızı ve izlerinizi taşımakta. O sizi tüm kutsal ve gizemli olanla yeniden bağlantıya geçirir. Size asıl bilincinizi ve burada olmanızdaki asıl amacı hatırlatır. Beden sisteminiz tarafından kolayca erişilebilir, yaşam, insanlar, güvenlik, ilişkiler, spiritüellik, somutlaştırma seviyeleri, bağlanma, ebeveynlik ve çok dahası hakkındaki inanç ve hisleriniz üzerinde derin nüfuzu vardır. İçinizdeki küçüğü tanımanın sağlıklı erken ebeveynlik, bilinçli gebe kalma, gebelik ve doğum için oldukça önemlidir. Kendiniz hakkında daha derinlemesine bir anlayışa sahipolma, daha tutarlı hissetmenize ve erken bilincin doğasını içten dışa anlamanıza yardımcı olabilir. Çocuğunuzu hayata nasıl getirdiğinizi bilinç dışı olarak etkileyebilir.3. Ebeveynliğe atıldığınızda küçüğünüz daha sesli konuşurGebeliği düşündüğünüz veya gebelik hayali kurduğunuz noktada, kendi erken izleriniz(küçüğünüz) aktive olur ve uyanır. Küçüğünüzün gebe kalma, gebelik ve doğum deneyiminizde etkileri olabilir. Eğer yaşama gelişte zor ya da travmatik bir yolculuk geçirdiyseniz, gebe kalmadan öncesinden doğuma kadarki süreçte küçüğünüz bilinçaltı izlerinizi harekete geçirmenize sebep olabilir. Gebe kalmadan önceki dönem, yaşama geliş yolculuğunuzu bilinçli bir şekilde keşfetme ve küçüğünüzü tanıma açısından en iyi zamandır. Yeni kaynaklar oluşturmak ve daha bilinçli karar almak için; erken ebeveynlik süresince sizi etkileyebilecek erken tetikleyicilerin farkında olmak iyidir. Çoğu ebeveyn çocuklarında kendi travmalarını, streslerini ve zorluklarını tekrarlamak istemezler. Önleyici ebeveynlik uygulayın ve çocuğunuza optimal bir ortam sağlayın. Bilinçli bir ebeveyn olmak için tamamen iyileşmiş olmak zorunda değilsiniz. Kendiniz hakkında bilinçlenmeniz, çocuğunuza aktarılmaması adına gerekli olanları iyileştirmeniz ve bunları yapmak için gerekli kaynakları oluşturmanız sizi yeterince iyi ebeveyn yapacaktır. Küçüğünüzü tanımanız güçlendirilmiş erken ebeveynliğin anahtarıdır.4. Erken izlerimiz bizi derinlemesine etkilerEn derin temellerinizin atıldığı gebelik öncesinden yeni doğan haline gelişinize kadarki dönemde inanılmaz ölçüde algılarınız açık ve savunmasızsızındır. Bu durum bilinçli erken ebeveynlik bakış açısına göre oldukça iyi bir şeydir. Çünkü çocuğunuzun gelişebilmesinde ve sağlığında muazzam nüfuzunuzun olabileceği anlamına gelir. Sağduyulu ve gelişime açık çocuklar yetiştirebilir, yeni bilgiler ve iç kaynaklar oluşturabilirsiniz. Çocuğunuzda bilinçli bir şekilde olumlu ve sağlıklı izler oluşturabilirsiniz. Yaşam, aileniz, güvenli bir dünyada olup olmadığınız ve temel inançlarınız hakkındaki inanç ve algılarınız gebelik öncesinden doğuma kadarki süreçte şekillenir. Bu inançlar siz farkında olmadan duygusal, enerjik ve oldukça bilinçsiz olan bilinçaltınızda tutulur. Bilinçaltı anıları davranışlarımızı ve yaşam, insanlar, kendimiz, ebeveynlik vb hakkında nasıl hissettiğimizi etkiler. Yaşamın her seviyesinde izler oluşur, duygusal, psikolojik, fiziksel, hücresel, değişken, spiritüel, ruhani,atadan kalma ve kültürel izler. İzler tüm yaşlarda iyileştirilebilir, yeniden şekillendirilebilir ve entegre edilebilir.5. Güvenli bağlanma gebe kalmadan önce başlarBebeğiniz henüz bir hayal, arzu ve gözlerinizdeki bir parıltıyken ona gebe kalıyorsunuzdur. Bebek-özler hayallerinizin çağrısına kulak verirler ve genellikle enerji alanınızda girebilmeleri oluşacak bir fırsatı beklerler. Hayaliniz ve bebeğiniz henüz bir forma sahip değildir ancak potansiyel ve olasılık taşırlar, bu da doğurganlığı artırır.Gebe kalmadan önce bebeğinizle aranızda bilinçli iki yönlü bağlantı kurmanın bir olasılığı da bağlanmaya başlamaktır. Pek çok anne bu bağlantıyı içgüdüsel ve doğal olarak hisseder, ve hatta daha bebeğe gebe kalmadan ya da fiziksel özelliklerini görmeden ismini ve cinsiyetini bilebilir. Gebe kalmaya ve ebeveynliğe açıldığınız bu kutsal anlarda sezgileriniz yükselir. Bu, bebeğinizle dua, meditasyon, hayalde canlandırma gibi yollarla bağlantı kurmaya başlamak ve ona bir hoş geldin davetiyesi göndermek için harika bir zamandır. Öz ve yaşam döngüsünün bu kutsal kısmını onurlandırmakRahim Bağı’nın başlangıcını oluşturur.Bilinçli gebe kalma, ebeveynliğinizin etkililiğinin yanı sıra bebeğinizin gelişimini de büyük ölçüde artırır. Kadınlar, bebeğin her seviyede beslenip yetiştirilerek geliştiği rahimdir – ruhumuz, fiziksel bedenimiz, enerji bedenimiz, ve atalarımız (eğer yumurta/sperm bağışı aldıysanız onların da ataları dahildir) Rahim bağını oluşturur. – Rahim Bağını bilinçli olarak beslemek Rahim anlayışımızı derinleştiren ve genişleten proaktif bir erken ebeveynlik yaklaşımıdır. Annemiz; yetiştiğimiz, vücut bulduğumuz ve yaşama dair en derin derslerimizi aldığımız topraktır. Gebelik öncesinde ve gebelikte anneye yakın olanlar, buna kardeşler ve diğer ebeveyn de dahil, Rahim Bağının bir parçasıdır ve bir bebeğin doğuşunda, bir ruhun hoş karşılanışında oynadıkları rol hakkında bilinçlenebilirler.Özellikle anneler, güvenle bağlanmış, istendiğini, güvende olduğunu ve sevildiğini hisseden çocuklar yaratmada pozitif anlamda oldukça nüfuzlu olabilirler.6. Gebelik boyunca bağoluşturunEdinebileceğiniz en yakın ilişki annenizledir, özellikle de onun bedeninde ve zihninde büyürken. Hamilelik boyunca doğum öncesi bağını oluşturma pratikleri, anne ve rahimdeki bebek arasındaki iki yönlü bağlantı akışını besler. Erken bağlanma sayesinde her ikinizin hayatı da çok yönlü olarak iyileşir. Bebeğinize bilinçli ve düzenli ilgi göstermeyi öğrenerek ve onu en baştan itibaren dinleyerek onda sakinlik, emniyet ve güvenlik duygularını geliştirebilirsiniz. O büyüdükçe, sevgi bağınız her hücresine ve uzvuna işlenir. Bilinçli Doğum öncesi bağlanma, erken güvenli bağlanmayı teşvik eder ve bebeğinizin hoş karşılandığı hissine sahip olmasını sağlar. Güvenli bağlanma bebeğinize koruyucu bir tampon bölge oluşturur ve çocuklarda esnekliği destekler. Yaşamınızda her ne olursa olsun bebeğinizin tampon bölgesi- sevgi yastığı her daim var olacaktır; bu onun hayatın tüm fırtınalarına göğüs verebilmesini sağlayacaktır. Bir ebeveyn olarak çocuğunuzu bu güzel ve basit yöntemle her ikiniz için de zenginleştirici şekilde koruyabileceğinizi bilmek oldukça rahatlatıcıdır. Ve bir de bonusu var; bebeğinizi tam bir yıl önceden tanımaya ve öğrenmeye başlarsınız!Doğum öncesi bağlanma aynı zamanda doğum anını da olumlu ektiler; güçlü ve sağlam kurulmuş bağınız sizi ve bebeğinizi doğumun merkezine yerleştirerek kendinize güven ve güçlenmiş hissi verir. Bu bağı oluşturduğunuzda bebeğinizin durumunu bilen kişi siz olursunuz. Otorite ve ana yetiştirici unsur sizsinizdir. Bebeğinize doğum süresince neler olup bittiğini anlatan kişisinizdir. Bu, özellikle de doğum planlandığı gibi gitmediğinde, müdahale gerektiğinde ve sezaryen durumlarında çok yardımcı olur. Doğum bir yakınlık hadisesidir; istediğiniz şekilde bir doğum gerçekleştirmek ve olası zorlukları önlemek ya da azaltmak adına yakınlık bağınızı kullanmak için mükemmel bir fırsattır. Sağlam kurulmuş bağınızı bu yönde kullanmak, sağlığı, huzuru, güçlülüğü ve kendine güveni destekleyen bebek ve anne için çok farklı bir doğum deneyimi oluşturur. Doğum öncesi bağlanmayı deneyimleyen bebekler, “…ileri düzeyde görsel, işitsel, dilsel ve motor gelişimi gösterirler. Genel olarak, daha iyi uyurlar ve tetikte olurlar, kendine güven ve tatmin olma seviyeleri bu bağı uterusta kuramamışbebeklerden daha fazladır. Doğum öncesi bağı kurabilen ailelerdeki doğumlarda daha az müdahale gereksinimi, daha gelişmişve güçlü bebekler gözlemlenir.”Kate White ve Myrna Martin, New Edge Science sayı 36. Doğum öncesi bağlanma (BA) araştırmaları, doğum öncesi bağ kurulduğunda , doğum sonrası depresyonun neredeyse tamamen ortadan kalktığını göstermektedir.7. Anılarınızı, içgüdülerinizi ve sezgilerinizi dinlemeyi öğreninBebekler ve çocuklar yaşama yolculukları hakkında bizimle sürekli bir iletişim içindedirler. İçinizdeki küçüğü ve doğmuş ya da doğmamış bebeğinizin sesini duymak için genişletilmiş bir bellek anlayışına ve yeni bir tür dinleme alışkanlığına ihtiyacınız vardır. Bunun için bedeninizle, içgüdülerinizle ve sezgilerinizle bağlantı kurmalı; kendinize güvenmeyi öğrenmeniz gerekir.Bellek bizim bütünümüzde varlık ve ifade bulur. Bellek anlayışınızı genişleterek daha duyarlı hale gelebilirsiniz. Bebekler bizimle çeşitli yollarla konuşur; ağlamalarıyla, hareketleriyle, rahatlık/rahatsızlık seviyeleriyle, somut varlıklarıyla, hareket şemalarıyla, sinir sistemi döngüleriyle, dokunsal hassaslıklarıyla, sindirim problemleriyle, beslenmeleriyle, uyumalarıyla ve ağlama davranışlarıyla gibi… Dinlemede kalın ki bebeğiniz duyulabilsin, dahil olabilsin ve iyileşebilsin.Çocuklar erken yolculuklarında daha az ağlama sergilerler, çünkü daha fazla hareket, sözcük kullanımı ve oyun alanları bulunur. Empatik bir oyun ortamında, tanıklık edildiği ve derinden işitildiği müddetçe, kendi hikayelerini anlatırlar. Çocuklar enerjiye oldukça odaklıdırlar ve içgüdü ve sezgileriyle temas halindedirler. İnsanlar duyarlı olduklarında bunu anlarlar ve ihtiyaç duyduklarında yardım edeceklerini bilirler. Çocuğunuzun yaşama gelişte kendi deneyimlerinin olduğunu anlar ve bunu dinlemek istediğinizi iletirseniz, ona paha biçilmez bir hediye bahşetmiş olursunuz.Bir yetişkin olarak siz, erken izlerinizin bağlanma tarzınız/dinamiklerinize, ilişki dinamiklerinize, sağlığınıza, inançlarınıza, algınıza, bulunma seviyenize, hareket şemanıza, fiziksel sorunlarınıza, ebeveynliğinize, spiritüelliğinize ve sinir sistemi durumunuza yansıdığını görebilirsiniz.Bebeğinize gebe kalmadan önce dahi kendi erken izleriniz ebeveyn olmak konusundaki duygularınıza nüfuz edebilir ve doğurganlığınızı etkileyebilir. Sizin doğum deneyiminiz nasıl bir doğum yapacağınızı etkileyebilir. İlk üç ayda uterusta size bir şey olduysa, bu durumubilinç dışı olarak siz de ilk üç ayda tekrar yaratabilir ve bu çözümlenmemiş travmayı çocuğunuza aktarabilirsiniz.8. Bir Erken ebeveynlik becerisi olarak ayırt etmeAyırt etme, kendi duygularımız ve problemlerimizi bebeğimiz, çocuğumuz ve bizim için önemli olan diğer yakınlarımızınkilerden ayırmamızı sağlar. Bu temel bir ebeveynlik aracıdır çünkü anne rahminde dahi çocuklar, ebeveynlerinin sorunlarını benimseme eğilimi gösterirler. Küçükken ebeveynlerinizin tartışmasının sizin suçunuzmuş gibi hissettiğinizi hatırlarsınız belki? Bu sorunları çok derinden benimser ve bizimle ilgili olduğuna ya da bizim yüzümüzden olduğuna inanırız – eğer daha farklı olsaydım, bazı şeyleri daha farklı yapsaydım ya da daha iyi olsaydım diye düşünürüz. Aslında bizi aşan ve elimizden bir şey gelmeyecek sorunları çözmenin bizim sorumluluğumuz olduğuna gerçekten inanarak büyürüz. İşte tam burada ayırt edici ebeveynlik paha biçilemez bir hal alır.Ayırt etme, doğmuş ve doğmuş çocuklarımızı ailedeki duygusal ve psikolojik karmaşayı yersiz olarak benimsememesi bakımından destekler ve sağlıklı ilişki alışkanlıkları kazandırır. Bir ebeveyn olarak bebeğinize zarar veriyor olma hissi duymadan kendi duygusal yaşantınız olmasını sağlar. Gebe kalmadan önce ayırt etmeyi bir ebeveynlik aracı olarak kullanmaya başlayın ve tüm ebeveynliğiniz süresince kullanın. “Ben kendi hislerimi yaşıyorum, bunun seninle ve seninde bununla bir ilgisi yok.” Şeklinde devamlı ayrımsama yaparak mükemmel ebeveyn olmak zorunda olduğumuz düşüncesinden uzaklaşabiliriz. Çocuklarımıza kendileri olmaları için gerekli alanı bırakarak ve bizim sorunlarımızı benimsememelerini sağlayarak gerçek ebeveynler olabiliriz.Ayırt etme ile beraber bir diğer gerekli beceri ise tamir etmedir. İstediğiniz gibi bir ebeveyn olamadığınız, öfkenize yenildiğiniz, çocuğunuza veya onun önünde bir başkasına incitici bir şey söylediğiniz zamanlarda oluşan ihlalleri tamir etmek için zaman ayırın. Örn. “Üzgünüm, sinirimi senden çıkardım, seninle ilgili değildi, bu tamamen benim öfkemden kaynaklıydı.” Bir ihlale tanıklık ettiğinde neler hissettiğini dinlemek tamir etme sürecine oldukça yardımcı olur. Tamir etme ve ayırt etme oldukça iyi birer partnerdirler. Örn. İlk üç ayında kızının kürtajla alınmasını isteyen bir babanın, bebeğin rahimde bilinci olduğunu öğrendiğinde onunla rahimdeyken bağ kurması, duygusal bir savunmasızlık ve gözyaşlarıyla ondan özürdilemesi ve bunun onunla değil kendi hisleriyle ve sorumluluk korkusuyla ilgili olduğunu söylemesi.Bu basit ama güçlü ebeveynlik becerilerini kullanmak için asla çok erken değildir. Her yaştan çocukla ve yetişkin ilişkilerinde başarıyla uygulanabilir.9. Somutlaşmayı/vücut bulmayı desteklemeYaşama yolculuğunuz, somutlaşmaya deneyimimizin önemli bir parçasıdır. Sizin ve annenizin başına gelenler bedeninizle olan ilişkinizi etkiler. Kendi deneyimlerinizi ediniyor ve çevrenize kendi tepkilerinizi oluşturuyorsunuz. Büyüdükçe size olanlar ve çevreninizde olan olaylar tarafından etkileniyorsunuz. Olaylar, stres ve travma gelişiminizi, ne kadar somutlaşabileceğinizi etkiler. Olabildiğince somutlaşmak önemlidir çünkü hayatınızda tam anlamıyla var olmanızı ve kendi bedeninizde evinizde hissetmenizi sağlar. Ebeveynler ve bebeklerin/çocukların etrafındaki herkes bu önemli bilgiye sahip olmalıdır ki, tam somutlaşmayı destekleyici ortamı hazırlayabilelim.Hepimiz terketmiş, ışıkları açık bırakıp gitmiş kişilerle karşılaşmışızdır. Kendi bedeninde çeşitli derecelerde var olamayan pek çok bebek, çocuk ve yetişkin tanıdım. Genellikle önceden olmuş bir şeyin izlerinin, bedenden kopukluk ve bağlantısızlık yoluyla kendini göstermeye devam etmesi yüzünden var olma güçlüğü yaşamaktalar. Bir kişinin var olamamasının arkasında her zaman için işitilmesi ve onurlandırılması gereken bir hikaye yatar. Geçmiş olayların iyileştirilmesi ve entegre edilmesi; tam somutlaştırmalı, hafifletmeyi ve rahatlamayı destekler.Ani yıkım, travma, doğum sonrası anneden uzun süreli ayrılma ve tıbbi müdahaleler somutlaştırmayı etkileyebilir. Somutlaştırmadaki erken kesintiler sebebiyle sağlığınız olumsuz etkilenebilir, çünkü olaylar ve travmalar bedeninizde kayıt edilir ve saklanır. Gebelik öncesi ve sırası somatik çalışmalar, kopukluk şemasını çözümlemekte yardımcı olur, daha büyük kapasite sağlar ve hayatlar değiştirir. Çoğunlukla insanlar somutlaşma sorunuyla yaşar ve bunun çözümlenebilir bir erken iz olduğunun farkına varmaz. Erken izler ‘ben buyum’ veya ‘hayat işte böyle bir şey’ gibi cümleler kurdurtabilir. Oysa ki onlar aslında size olan bir şeyle ilgilidir, gerçekte siz değildir. Doğru destek ve farkındalıkla ve yaşam yolculuğunu daha ileriye taşıma istekliliğiyle her daim somutlaşabiliriz.Somutlaşma izleri, neden bebeklerin rahimdeyken iyileşmeleri gerektiğini savunduğumun sebeplerinden biridir. İhlaller ve travma rahimde iyileştirilebilir ve böylece doğmamış bebeğiniz çözümlenmemiş bir deneyimin içinde büyümeye devam etmek zorunda kalmaz ve güvende hissederek tamamen somutlaşmış bir varlık haline gelebilir.Sonuç:Rahim bağını, bilinçli erken ebeveynliği, bilinçli gebeliği beslemek ve Doğum öncesi bağlanma ile bebeğinize bir sevgi yastığı oluşturmak tam somutlaşmayı destekler. İhlalleri onarmak, ayırt etmek ve özüne bakmaya istekli ebeveynler gelişen ve esnek çocuklar yetiştirmeye yardımcı olur. Hatırlayın gebelikten itibaren bir ebeveynsiniz, ve hatta daha öncesinden. Bununla ilgili neler yapmayı seçeceğiniz sizin elinizde. Umuyorum ki, erken bağlanmayı ve bebeğinizin ve içinizdeki küçüğün büyülü bilincine kulak vermeyi seçeceksiniz. Çocuklar ve yetişkinler olarak bizler, içimizdeki erken bilinci taşıyoruz ve buna erişmek bedenimizle, doğum öncesi ve sonrası somatik çalışmalarla oldukça kolay. Ebeveynlik, yaşam ve onun gizemleri hakkındaki en derin eğitim olma özelliğini taşır. Ebeveyn olarak siz ne denli somutlaşırsanız çocuklarınızın somutlaşma potansiyeli de o denli artar. Çocuğunuza hayata en iyi başlangıcı sağlamayı seçebilirsiniz ve bundan hem tüm aileniz hem de tüm gezegen faydalanır.Karen Milton’ un hikayesiBen planlanmamış bir bebektim. Annem bekar bir katolikti; hamile kalmak onun için evlenmek ve ayıplanmak demek oluyordu, başka seçenek yoktu. 1950lerin Galler’inde kürtaj yasal değildi ve pek çok kadın kendisine kürtaj yapıyordu. Tabii annem de ben beş haftalıkken bunu denemişti.23 yaşımda, rastgele gözümün önünden geçen bir film şeridi ile ‘gördüm’; görsel, enerjik ve tüm bedenle hissedilen bir deneyimle gördüm ki, rahimdeki travmam hayatımın her alanını derinden etkiliyormuş. Daha öncesinde bir saniye bile kuşkuya düşmediğim derin ve tartışmasız bir gerçeği öğrenmiş gibi hissettim. O günden sonra tedavi ve bilgi aramak için göreve çıktım ancak bu görev meyvelerini 40 yaşımda Kaliforniya’ya taşınana kadar vermedi. Şimdi 58 yaşımdayım ve kendi yolculuğumdan ve de somatik Doğum öncesi ve sırası psikoloji ve sağlık alanı sayesinde edindiğim tedaviden çok şey öğrendim. Bu çalışma kendim halkında pek çok şeyi anlamlandırmama ve vücuda gelmek için neler gerektiğini kavramama yardım etti. Doğum öncesi travmamı entegre ettim ve iyileştirdim ve tüm hayatım boyunca gizlenen korku ve aşırı ihtiyatı ortadan kaldırdım. Yine de erken travmam sağlığımı bozdu çünkü çok ekstremdi. Bunu sizlere söylemekteki amacım, sizi erken travmayı önlemeye ve optimal Rahim ortamını hazırlamaya teşvik etmek. Önlemek her zaman için en iyi seçenektir. Yine de stres ve travma hayatın bir parçasıdır. Şanslıyız ki gerekli tedavi elimizde mevcut. Eğer tedaviyi bebekken ya da çocukken alabilseydim,hayatım ve sağlığım çok daha farklı yönde ilerlerdi. Ancak yaşamımın ileri safhasında bu tedaviyi alabilmiş olmayı da en büyük kutsanmışlıklarımdan biri sayıyorum .Hepinize sevgiler, özellikle de içinizde işitilmeyi, sevilmeyi ve elinden tutulmayı bekleyen tüm küçüklere.Bilinçli ve Erken Ebeveynlik Hakkında DüşüncelerimDoğum öncesi bağlanma anne ve bebek için besleyici olduğu gibi, bu bağlama ile de stress ve travmaya karşı tampon görevi sağlar. Hepimiz bazen stress ve travma ile başa çıkmak/uğraşmak zorundayız. Bu yüzden bağlanma, çocuklarımız için stresi azaltmanın etkili yollarından biridir.Genellikle tüm ebeveynler, gebelikle birlikte erken ebeveynlikle ilgili bilgiler edinmeye deneyimler yaşamaya başlarlar. Bu gebeliğin herhangi bir sürecinde orta çıkmaktadır. Aslında bu hazırlıklara gebe kalmadan once hazırlanmak bir sonraki adım olan doğum öncesi bağlanmaya yardımcı olucaktır.Bebeğiniz bilinçli ve duyarlı oluşu sizin erken ebeveynlik döneminizde onu hayatınızın neresine yerleştirdiğinize bağlıdır. Ve aslında bu iki yönlü bir iletişim ve etkileşimdir, sizden bebeğinize bebeğinizden size doğru… aileler hamile kalmayı, gebeliği ya da doğum sonrasını düşünmeye başladıklarında kendi içsel yolculuklarına dönmeye başlarlar bu çok normaldir. Anne ve babanın yaşamının bu yönünü geliştirmez bilinçsiz kalırsa, kendi yaşadıkları izleri tekrarlayabilirler.Dah güçlü ve bilinçli hamilelik-doğum deneyimi için, anne- baba olmadan once kendi hayat hikayelerini keşfetmelerini destekliyorum. Ve böylece stresli ya da travmatik durumları bilinçsiz olarak tekrar etmeyi engellerler. Nesilden nesile aktarılan dinamiklerin, değiştirilebileceğinin ya da durdurulabileceği erken ebeveynlik modelinin bir parçasıdır. Bunun iyi yanı atalarımızdan aktarılan dinamiklerin onlar sayesinde de iyileşebileceğinizdir.Doğum öncesi bağlanmanın oluşturulması, rahim içindeki optimal büyümesine, nörolojik, duygusal, psikolojik ve ruhsal olarak en uygun gelişimi destekler.Ayrıca bebeğinize stresli-travmatik olay sırasında söylemeniz gereken önemli şeyler vardır;(Karen Milton)1. bunu sen yapmadın/buna sen sebep olmadın.2.bu senin suçu değil.3.seninle ilgili değil(doğruysa) ve bunun hakkında hiç bi rşey yapmak zorunda değilsin.Örneğin, annenin kendisiyle ya da başka şeylerle ilgili zor durumda olması buna bağlı olarak zor duygular yaşayabilir. Eğer anne terapide çalışıyorsa, bebeği ile bağlantı kurabilir ve bunuavantaja çevirebilir. ‘Annecim şu an bazı duygular sana işliyor olabilir. Senin hakkında değiler, onlar hakkında hiçbir şey yapmak zorunda değilsin.’Ya da anne ve baba kavga ediyorsa, gene bebekle bağlantı kurulabilir ve ‘Biz kavga ediyoruz ve bu seninle ilgili değil, bizden kaynaklı ve konuşarak bunu çözeceğiz, sen birşey yapmak zorunda değilsin’ gibi cümleler ile hem bebeğinize, hemde kendi iniş ve çıkışlarınıza yardımcı olabilirsiniz.Hamilelik sırasında çok acı verici duygularınızı bebeğiniz fark eder, bebeğinizle sürekli iletişimi açık tutun. Böylelikle, bebeğinizle güvenli bağınızı güçlendirecek ve dayanıklılığını arttıracaksınız. Değişen duygularınız ve yaşam olaylarınızı bebeğinizden ayırırsanız onun rahatlamasına yardımcı olur. Yazıyı Oku

Uzman: Tuğba ÖZYÜREK

Yayınlanma: 21.09.2020