1. Uzman
  2. Hidayet ÇALIŞKAN
Hidayet ÇALIŞKAN

Hidayet ÇALIŞKAN

Psikolog

(*)(*)(*)(*)(*)
Uzmanlıklar: İlişki / Evlilik Problemleri , Çocuk ve Ergenlik Dönemi Ruhsal Sorunları , Depresyon ve Mutsuzluk
Uzmanlıklar: İlişki / Evlilik Problemleri , Çocuk ve Ergenlik Dönemi Ruhsal Sorunları , Depresyon ve Mutsuzluk
Online Terapi
süre 45 dk
ücret 1799
Yüz Yüze Terapi
Hizmet vermiyor

Hakkında

Merhabalar, Ben Psikolog & Psikoterapist & İlişki ve Aile danışmanı Hidayet ÇALIŞKAN, Elazığ (1969) doğumluyum. İlk Orta ve lise öğrenimimi Elazığ'da tamamladım.1989-1993 yıllları arasında Üniversite lisans eğitimimi Ankara Hacettepe üniversitesi Psikoloji bölümünde başarı ile tamamlarken eğitim süresince klinik anlamda psikoterapi ve psikopatoloji ile özel ve mesleki olarak ilgilendim. Hem resmi hemde özel bir çok klinikte tamamladim. Uzun yıllar (30 yıl) kamu hizmetinde psikolog olarak, çalıştım Uzmanlık alanlarımı nitelikli kılmak adına; İstanbul Psikoterapi Enstitüsü Merkezinde Psikiyatrist Dr.Tahir Özakkaş tarafından verilen Bütüncül Psikoterapi eğitimimi teorik, formülasyon ve süpervizyon şeklinde üç yıl boyunca başarı ile tamamladım. Terapilerde Dinamik temelli ; Bütüncül Psikoterapi temel ekseninde, danışanın ihtiyacına göre Bilişsel ve Davranışçı Psikoterapi, Psikanalitik Psikoterapi, , Duygu Odaklı Terapi ve Kısa Süreli Çözüm Odaklı Terapi yaklaşımınını benimsemekteyim.

Danışmanlık/Terapi Süreci Hakkında

ONLİNE PSİKOTERAPİ VE ONLİNE PSİKO-DANIŞMANLIK SÜRECİ HAKKINDA ;

Terapistiniz olarak benimle birlikte belirlediğiniz aralıklar ile olacaktır. Her bir seans 45 dk sürer. Seanslar tam saatinde başlayacaktır. Bu seanslar süresince şikayet ve sorunu ve sizi ayrıntılı tanıyıp ilerliyor olacağız. Seanslarda konuşulanlar üçüncü şahıslar ile asla paylaşılmayacaktır. Herhangi bir sebep ile yapılacak olan seans iptalleri en az 24 saat öncesinden haber verilmelidir.

Değerli danışan, terapi sürecinizde sorunlarınızla baş etmenin yanı sıra; psikolojik sağlamlık, öz şefkat ve bilişsel esneklik ve psikolojik farkındalık becerilerinizi de birlikte çalışarak geliştireceğiz.

Kendinizi ve çevrenizi anlamak,

Psikolojik ve zihinsel Farkındalık kazanmak,

Öz şefkatinizi artırmak,

Anda ve dengede kalabilmek,

Yargılanmadan anlatmak ve anlaşıldığınızı hissetmek

Sorunlarınızla baş etmek istiyorsanız benden yardım alabilirsiniz.

Eğer bu cümlelerden biri veya birkaçı:

"Aynı şeyleri tekrar tekrar yaşıyorum"

"Hayatımda bir şeyler eksik"

"Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum"

"Harekete geçemiyorum"

"Belirsizlik beni yoruyor"

"Sabırsızım, bir şeyler hemen değişsin istiyorum" size uyuyorsa yine benden destek alabilirsiniz.

Benden yardım alabileceğiniz konular neler?

  • Yetişkin Terapisi
  • Çocuk & Ergen Terapisi
  • Ebeveyn Danışmanlığı
  • Gelişim dönem sorunları (dil, bilişsel, duygusal, kişisel ve ahlaki gelişim),
  • Aile Danışmanlığı
  • Ebeveyn tutumları & Aile İçi Çatışmalar
  • İlişki & Evlilik Problemleri
  • Evlilik Öncesi Danışmanlık
  • Kişilerarası İlişkilerde Problemler
  • İş ve eğitim sorunları
  • Stres Yönetimi
  • Öfke Kontrol
  • Özgüven Problemi & Yeterlilik sorunları,
  • Yetersizlik ve Değersizlik Algısı
  • Bağlanma sorunları
  • Fobiler/Korkular
  • Kaygı Bozuklukları
  • Panik Bozukluk
  • Kayıp/Yas/Ayrılık
  • Depresyon & Mutsuzluk
  • Çatışma Çözme Becerileri
  • Teknoloji Bağımlılığı (ekran, oyun, internet, telefon , sosyal medya vb.)

Dikkat edilmesi gereken noktalar:

Eğer ilk kez terapi alacaksanız, "Kendimi nasıl anlatmam gerekiyor?" gibi bir endişeniz olabilir. Ben sizi özellikle ilk seanslarda sorularımla yönlendiriyorum ve tanımaya başlıyorum.

Daha önce aldığınız psikolojik yardım etkili olamamış veya yetersiz kalmış olabilir. Her terapistin danışanıyla bağ kurma şekli ve iletişimi farklı. Bu yüzden size güven veren bir terapistle kuracağınız bağ da başka özellikte olacak. Anlaşıldığınızı, gerçekten duyulduğunuzu ve olduğunuz halinizle kabul edildiğinizi hissettiğiniz bir yer terapi seansları bana göre. İlerlememiz gereken yol belli, ben bu süreci kişiye özel-rölatif hale getiriyorum.

Merak ettiklerinizi soru sorma seçeneğiyle bana sorabilirsiniz.

BEKLERİM ..Görüşürüz..

Çalışma Grupları

Çift & Partner Ergen (12-18) Yetişkin (18-65) Okul Öncesi Çocuk (0-6) Çocuk (6-12) Yetişkin (65+)

Terapi Yaklaşımları

Bilişsel Davranışçı Aile Terapisi Bütüncül Psikoterapi Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) Çözüm Odaklı Aile Terapisi Davranışçı Terapi Bilişsel Terapi (CPT) Duygu Odaklı Terapi Hızlandırılmış Deneyimsel Dinamik Psikoterapi Kültüre Duyarlı Terapi Psikodinamik Aile Terapisi Akılcı Duygusal Davranışçı Terapi (REBT) Kısa Süreli Çözüm Odaklı Terapi (SFBT) Varoluşcu Terapi

Eğitimler

Hacettepe Üniversitesi - Lisans - Psikoloji

Sertifikalar

Motivation Systems And Model Scenes - Psikoterapi Enstitüsü Tahir Özakkaş - 1.9.2013 Aile Eğitim Programı Egiticilerin Eğitimi Teşekkür Belgesi - Aile Ve Sosyal Politikalar Bakanlığı - 1.9.2013 Bütüncül Psikoterapi - Psikoterapi Enstitüsü Tahir Özakkaş - 1.9.2013 Aktarım Odaklı Psikoterapi - Psikoterapi Enstitüsü Tahir Özakkaş - 1.9.2023 Ego State Thrapy - Psikoterapi Enstitüsü Tahir Özakkaş - 1.9.2023 Tömer İnglish Courses - Ankara Üniversitesi Tömer - 1.9.2013

Blog Yazıları

“Konuşurken Heyecanlanıyorum! Sosyal Fobik miyim?

“Sadece bir saniye için gözlerinizi kapatın ve bir odaya girdiğinizi ve orada bazı arkadaşlarınızı ve meslektaşlarınızı gördüğünüzü düşünün, birden yere doğru bakıyorsunuz ve üzerinizde hiçbir giysinin olmadığının farkına varıyorsunuz”. Sosyal fobisi olan kişilerin bir toplumsal durumla karşılaştıklarında neler hissettiklerini bu senaryo çok iyi anlatmaktadır. “Büyük bir utanç duyarsınız, odadan kaçıp gitmek istersiniz, sanki ölecekmiş gibi olduğunuzu hissederseniz, hiç kimseyi yeniden görmek istemezseniz”. SF bireyin başkaları tarafından yargılanabileceği kaygısını taşıdığı toplumsal ortamlarda mahcup ya da rezil olacağı konusunda belirgin ve sürekli korkusunun olduğu bir kaygı bozukluğudur. Kişiler başkalarıyla etkileşimde bulunmalarını gerektiren ya da bir eylemi başkalarının yanında yerine getirmeleri gereken durumlardan korkarlar ve bunlardan olabildiğince kaçınmaya çalışırlar. Başkalarının kendileriyle ilgili olarak anksiyeteli, zayıf, kaçık ya da aptal gibi yargılarda bulunacağını düşünürler. Ellerinin ya da seslerinin titrediğinin farkına varacaklarıyla ilgili kaygılarından ötürü toplum önünde konuşmaktan korkabilirler ya da düzgün bir biçimde konuşamıyor gibi görünmekten korktukları için başkalarıyla karşılıklı konuşurken aşırı kaygı duyabilirler. Diğer insanların ellerinin sallandığını görmesinden utanç duyacaklarından korktukları için başkalarının yanında yemekten, içmekten ya da yazı yazmaktan kaçınabilirler.Sosyal fobinin tipleri var mıdır?Sosyal fobi iki şekilde görülür. Korkular bir çok toplumsal durumları kapsıyorsa yaygın tip, bazı durumları kapsıyorsa (Başkalarının önünde imza atmak, yemek yemek, konuşma yapmak gibi) yaygın olmayan tiptir.“Konuşurken heyecanlanıyorum!”diyenlere sıklıkla rastlayabilir ve sizde bu heyecanı duyuyor olabilirsiniz. Aslında heyecan sağlıklı bir duygudur ve kontrol edilebildiğinde de performansa olumlu etki etmektedir. Ancak konuşurken heyecanlanmak kontrol edilemediğinde sosyal anksiyete yaşayan bireylerin sıklıkla yaşadığı olumsuz bir deneyime dönüşür.Sosyal anksiyeteyaşayan bireyler bir topluluğa hitap edeceklerinde kaygılanırlar. İlgi ve gözler üzerlerinde olduğunda, herkes onları dinlediğinde yoğun stres yaşarlar. Stres yaşamaları için ille de göz önünde olmalarına gerek yoktur. Heyecanlanmaları için seslerini başkalarının duyacağını bilmeleri de yeterlidir. Telefonla konuşmak, telekonferans yapmak, görüntülü konuşmak, mülakata girmek, sunum yapmak, sahnede olmak onlar için ürkütücü olabilir.“Konuşurken heyecanlanıyorum”diyenler tabi ki yaptıkları her konuşmada heyecan duymazlar. En azından mevcut heyecanlarını sağlıklı düzeyde tutabildikleri ortamlar da olmaktadır. Sıklıkla konuştukları, kendilerini güvende hissettikleri kişilerle görüşürken heyecanlanmazlar veya bu heyecanı kontrol edebilirler.Heyecanı tetikleyen çoğunlukla hata yapma, alay edilme, rezil olma korkularıdır. Bu korkularını tetikleyecek kişi ve ortamlar onlar için kaygı kaynağını oluşturmaktadır. Biri için bu kaygının nedeni anne-baba iken, başkası için akranları, öğretmeni, yöneticisi olabilir. İlerlemiş sosyal anksiyetede kişi konuşması gereken her ortamda ve kişiyle kaygı yaşayabilir.Kekelemekten, söyleyeceklerini unutmaktan, seslerinin titremesinden korkarlar. Bunu daha önce bir veya birkaç kez deneyimlemişlerse korkuları çok daha yüksek ve kontrol etmesi güç olabilir. Başkalarının kendileriyle ilgili değerlendirmelerinin çoğunlukla olumsuz olduğunu ve alay içerdiğini düşünmektedirler. Özsaygıları, öz değerleri ve özgüvenleri daha düşük bireylerdir.“Konuşurken Heyecanlanıyorum” Diyen Herkes Sosyal Anksiyete mi Yaşıyor?Konuşurken heyecanlanmak neredeyse hepimizin yaşadığı bir durumdur. Burada yaşanan heyecanın bir sorun haline gelmesine neden olan kişinin yaşadığı sıkıntının derecesidir. Kontrol edilebildiğinde heyecan kişinin performansını olumlu yönde etkilemektedir. Sağlıklı heyecan kişinin konuşmasına daha iyi hazırlanmasına, daha fazla özen göstermesine neden olmaktadır. Kişinin daha coşkulu, hazırlıklı ve enerjik olmasını sağlamaktadır. Dolayısıyla da heyecan kontrol edilebildiğinde olumlu etkiye sahiptir.Heyecanlanıyor ama bu heyecanın performansınızı olumlu yönde etkilemesini sağlıyorsanız heyecanınızı kontrol edebiliyorsunuz demektir. “Konuşurken heyecanlanıyorum” diyor ama önemli konuşmalar yapmaktan geri durmuyor, size verilen görevlerden kaçınmıyorsanız bununla baş edebiliyorsunuz demektir. Dolayısıyla konuşurken heyecan duymak sosyal anksiyete tanısı için yeterli değildir. Sıklığı, yoğunluğu ve derecesi tanı için belirleyicidir.“Konuşurken Heyecanlanıyorum” Diyen Bireylerde Görülen Diğer Sosyal Anksiyete Belirtileri Nelerdir?Konuşurken yoğun heyecan duymak sosyal anksiyetenin önemli bir belirtisidir. Anksiyete yaşayan bireylerin duydukları heyecanın yoğunluğu performanslarını düşürmektedir. Konuşurken terler, kızarır, titrerler. Ellerini kollarını nereye koyacaklarını şaşırabilir ya da tamamen hareketsiz kalabilirler. Beden dilleri ile konuştukları senkron içerisinde değildir. Konuşmaları akıcı değildir ve tonlamalarını da doğru yapamazlar. Heyecanlarını kontrol etmeye çalışırken kısa ve net konuşur uzun cümlelerden kaçınırlar.Uzun bir cümle kurmaları gerekirse cümleyi toparlamakta ve konuşmayı sonuca bağlamakta zorlanırlar. Çoğunlukla konuşma yapmalarını gerektirecek ortamlardan kaçınırlar. Alışveriş yaparken kasiyerle konuşmak, müşteri hizmetlerini aramak, mülakata katılıp kendilerini anlatmak onlar için oldukça zordur. Tanımadıkları insanlara bir şey sormaları gerektiğinde çok yoğun stres duyarlar. Otorite figürleriyle, öğretmen, müdür, yönetici gibi kişilerle konuşmakta zorlanırlar.“Konuşurken heyecanlanıyorum”diyen bireyler konuşacaklarını zihinlerinde toplamaya çalışırken çoğunlukla diyalogları kaçırırlar. Bunu çoğunlukla grup içerisinde yaşarlar. Bir toplantıda veya sosyal bir etkileşim ortamında açılan bir konuya dahil olmak istediklerinde sıkıntı yaşarlar. Onlar ne söyleyeceğine karar verene kadar diğerleri başka konulara geçmiş olurlar. Yapacakları esprileri de sıklıkla düşünürler. Bu yüzden doğal akışında konuşamaz ve konuşulanlara da doğal tepki veremezler.“Konuşurken heyecanlanıyorum”diyen bireyler bu heyecanlarını sessiz kalarak kamufle edebilirler. Heyecan yaşadıkları ortamlardan kaçınarak da kaygıyla baş etmeye çalışabilirler. Yüz yüze iletişim yerine mail veya mesaj ile iletişim kurabilirler. Alışverişlerini online yapabilirler. Banka işlerini ATM veya online uygulamalardan halledebilirler. Arkadaşlık kurmakta da zorluk yaşayabilirler. Bu ihtiyaçlarını da arkadaşlık sitelerinden karşılayabilirler.Meslek olarak da potansiyelleri ne kadar yüksek olursa olsun konuşmalarını gerektirmeyecek işlere yönelebilirler. Ön planda olmayacakları, geri planda çalışacakları meslekleri tercih edebilirler.İlerleyen durumlarda müdahale edilmezse yakın arkadaşlarla, aile bireyleriyle konuşurken de kişilerde bu heyecan açığa çıkabilir. Özellikle kendilerinden emin olmadıkları, eleştirilebilecekleri veya yeterince bilgi sahibi olmadıkları konular hakkında konuşurken heyecan yaşayabilirler.Sosyal Anksiyete Yaşayan Bireyler Neden Konuşurken Heyecanlanıyor?“Konuşurken heyecanlanıyorum”diyen bireyler konuşacakları konuyu önceden bildiklerinde ön hazırlık yapmaktadırlar. Kendileriyle baş başayken gayet akıcı konuşurlar. Yalnızken kendilerinden eminken yanlarına bir başkası geldiğinde bu güven ortadan kalkmaktadır. Konuşurken göz kontağı kurmaktan kaçınır, dikkatlerinin dağılmaması için çoğunlukla bakışlarını başka yerlere sabitlerler.Karşılarındaki kişinin beden dilini okumaya çalışırlar. Çoğunlukla her bir mesajı olumsuz algılar ve karşılarındakini sıktıklarını düşünürler. “Benimle dalga geçecek, şu an hakkında kim bilir ne düşünüyor, kesin rezil oldum.” Gibi olumsuz çıkarımlarda bulunurlar.“Konuşurken heyecanlanıyorum”diyen bireyler çoğunlukla mükemmeliyetçi ailede yetişmiş ve/veya aşırı korumacı tutumla büyütülmüştür. Çoğunlukla belirtiler ergenlik döneminde fark edilmeye başlanır. Okul fobisi yaşayan, çocukluğunda çoğunlukla arkadaşlık kuramayan, yalnız çocuklarda da sosyal anksiyete gelişmesi muhtemeldir.Ebeveynleri tarafından fazla eleştirilen, gerçek dışı beklentilerle performansları zorlanan, rekabetçi yetiştirilen çocuklarda sosyal anksiyete gelişebilir. Bu bireyler çoğunlukla akranlarıyla ve başkalarıyla kıyaslanarak büyütülmüştür. Yetersizlik duyguları oldukça yüksektir. Ne yaparlarsa yapsınlar başkalarının beklentilerini karşılayamayacaklarını düşünebilirler. Alay edilmekten, başarısız olmaktan ve hatalarının bulunmasından endişe duyarlar. Kendilerine karşı oldukça olumsuz eleştirilerde bulunurlar.Aile ve/veya öğretmenler tarafından çocuğun davranışları utangaçlık, çekingenlik veya terbiyeli, saygılı gibi değerlendirildiğinde tedavi gecikmektedir. Sosyal anksiyete ihmal edildiğinde farklı psikolojik rahatsızlıklara da neden olmaktadır. Depresyon sıklıkla ergenlikte ve yetişkinlikte sosyal anksiyeteye eşlik etmektedir.Sigara, alkol, madde ilerleyen durumlarda bireylerin kaygılarıyla başa çıkmaları için baş vurdukları zararlı alışkanlıklar olabilir. Arkadaş edinmekte, evlenmekte, iş bulmakta, terfi almakta zorluk yaşayabilirler. Sosyal becerilerde kendilerini geliştirmekte oldukça zorlanırlar.“Konuşurken Heyecanlanıyorum” Diyenler için Uygulanabilecek Öneriler“Konuşurken heyecanlanıyorum”diyen bireylerin konuşurken çoğunlukla sesleri titrer, çocuksu veya ağlamaklı bir sesle konuşabilirler. Bu sesi fark ettikleri anda heyecanları hızla kaygıya dönüşür ve “şu an herkes benimle alay ediyor, ağlayacağımı düşünüyorlar.” Gibi olumsuz değerlendirmeler yapmaya başlarlar. Bireylerin seslerini daha doğru kullanmayı öğrenmesi gerekir.İyi bir diksiyon konuşurken doğru nefesle konuşabilmeyi bilmekten geçer. Diksiyon eğitimi alarak bireyler yaşadıkları heyecanı da yönetmeyi öğrenirler. Kesintisiz konuşmak, nefes almadan konuşmak da konuşurken kişinin sesinde bozulmalara yol açar. Çabuk yorulur, nefessiz kalırlar. Konuşması akıcı olmaz. Diksiyon eğitimi ile birey diyafram nefesini kullanmayı ve daha uzun soluklu, akıcı konuşmalar yapmayı öğrenir. Tonlama ve doğru yerlerde es vermeyi de öğrenmiş olur.Bir diğer önerimiz ise kişinin bol bol kitap okuması ve kelime hazinesini geliştirmesidir. Sesli okumalar yapmak da konuşma akıcılığına destek olacaktır. Ayna karşısında okuma yapmak veya bir konu kapsamında ayna karşısında konuşmak da yaşanan heyecanla başa çıkılmasını kolaylaştırır. Kişi böylece hem konuşmalarının ön provasını yapar hem kendi sesini dinler.Ses kaydı yapmak, konuşmasını videoya alıp izlemekte kişinin heyecanını kontrol etmesini sağlar. Kişi kendi sesine ne kadar maruz kalırsa onu kabul etmesi de o kadar kolay olacaktır.Konuşurken hareket etmek ve beden dilini kullanmak da kişiye güven verecektir. Hem de dinleyenin dikkati konuşulanla beraber hareketlere de yönelecektir. Özellikle sahnede olacaksanız ve topluluğa hitap edecekseniz sahnede yürüyebilirsiniz. Bir alanda hareketsiz durmaktansa hareket edebilirsiniz. Hareketleriniz ayrıca dinleyenlere de orada hakimiyetiniz olduğunu hissettirecektir.Ayrıca konuşurken mümkünse ön hazırlık yapıp bir sunu hazırlayabilirsiniz. Sunumunuza görseller, konuşmanızı hatırlamanızı kolaylaştıracak kelimeler yazabilirsiniz. Videolarla, grafikler ve istatistiklerle dikkati üzerinizden alıp sunuma yönlendirebilirsiniz.Negatif enerjinizi atmak ve heyecanınızı boşaltmak için nefes egzersizleri öğrenebilir, kaygılandıkça uygulayabilirsiniz. Spor yapabilir, suyun iyileştirici ve rahatlatıcı gücünü kullanabilirsiniz.Konuşurken Heyecanlanıyorum Diyor ve Performansınızın Olumsuz Etkilendiğini Düşünüyorsanız Profesyonel Destek Almayı İhmal Etmeyin Kaynak:abapsikoloji

Devamını Oku

İlişki Bağımlılığı Nedir, Belirtileri Nelerdir?

Sağlıklı bir ilişki kişinin kendisini iyi hissetmesine neden olur. Birey kendini motive, sevgi dolu ve hayat dolu hisseder, fakat bu her zaman bu şekilde olmayabilir. Bazen bir ilişkide kontrolü kaybetmek endişeli, muhtaç ve bağımlı hissettirebilir. İlişki bağımlılığı inişli çıkışlıdır. Bu yüzden bütün bağımlılıklar kendini yetersiz hissetmenin getirdiği baş edememe kaygısı ve duygusal yoksunluklar yüzünden ortaya çıkar. Bazen kişi karşısındaki kişiye ihtiyaç duyabilir, ama bu durum sürekli hale gelirse kişide bağımlılık gelişir. Bu sağlıksız ihtiyaç hali kıskançlığa ve strese neden olabilir. Ayrıca bir bağımlının narsistik, bencil ve kendi odaklı birine bağlanma oranı çok daha yüksektir.İlişki Bağımlılığı Nedir, Belirtileri Nelerdir?Bağımlılık, kişinin kontrol etmek istemesine rağmen, davranışlarını, duygularını ve düşüncelerini kontrol edememesi, kendisiyle çatışma halidir. Son zamanlarda ilişkilerde yaşanan en büyük sorunların başında gelen, ilişki bağımlılığı, hem bağımlıyı, hem de bağımlı kılınan kişiyi mutsuz etmeye başlar. İlişki bağımlılığı gelişen ilişkilerde izole bir ilişki yaşama durumu vardır. Azalmış çevre, çiftin baş başa geçirdiği zaman artmış, aileler ile iletişim azalmış, arkadaşlar ile ilişkiler azalmıştır. Yani çift daha çok yalnız kalmaya başlamıştır.İlişki bağımlılığı, ilişkilerde, ilişki bağımlılığını daha da arttıracak şekilde ilerler, yani tarafların birbirine muhtaçlığı, izole edilmeye bağlı olarak artmıştır. Bu durum, bireylerin birbirine olan mecburiyetlerini arttırır. Bu durumlarda, bir taraftaki duygusal-düşünsel değişim, diğer tarafı direkt etkilemektedir. Yani bu kadar iç içe olmak, ilişkinin yürümesi için bir engel iken, bağımlılık oranını da arttırmaktadır. İlişkilerinizde bağımlı Olduğunuzu gösteren 9 tehlikeli işareti şu şekilde sıralayabiliriz;Kendini unutmakFazla tepki göstermekSürekli iletişimde kalmayı istemekAşırı kıskançlık duygusu geliştirmekÖzlem duygusundan yoksunlukSosyal medyada karşı tarafı sürekli incelemekİlişkinin başlangıcında o kişinin her alanına girmekSürekli onaylanma ihtiyacı hissetmekYukarıda belirtilen şekilde ilişki bağımlılığı yaşayan kişiler o ilişki içerisinde sağlıklı karar veremez ve sağlıklı düşünemez. Bu düşünce kişiyi zamanla daha da zor bir işin içerisinde sokar. Kişi, ilişki yaşadığı partnerini kaybetmemek adına, mükemmel sevgili olmak, her türlü beklentisini karşılamak, onun her anını doldurarak başkasına muhtaç olmamasını sağlamak ister. Bir süre sonra kişide ilişki bağımlılığı gelişir. Burada kişinin farkında olması gereken nokta, ilişkideki davranışlarını doğru yorumlamaktır. İlişkide karşı tarafı çok sevdiğini zannetmek ve onu çok özlemek, bazen farkında olmadan bir kaybetme kaygısının kendisidir. Kişi, bunun farkına varırsa, bu davranışlarını daha rahat kontrol etmektedir. Fakat farkına varamazsa bağımlılık düzeyi giderek günden güne artış gösterebilmektedir. Bu yüzden kişinin öncelikle bu durumun farkına varması gerekmektedir.Madde bağımlılığında olduğu gibi, ilişki bağımlılığında da bir noktadan sonra, kişiden beklentiniz git gide artmaktadır. Tolerans denilen bu arttırma süreci, karşıda kişinin pes etmesi, ben sana yetmiyorum demesi, sizden ayrılmak istemesi ile sonlanabilmektedir. İlişki bağımlılığı da diğer bağımlılıklar gibi tedavi edilebilir bir durumdur.İlişkiler kendinizi güvende hissedebildiğiniz, karşılıklı sevgi alışverişinin olduğu ve aidiyet duygunuzun oluştuğu ya da zaman zaman karşılıklı dengenin bozulduğu, güven duygusunun sarsıldığı, korku ve endişenin de hakim olduğu yerlerdir.Sağlıklı ilişkiler kişiye kendini iyi hissettirir. Fakat bazı ilişkilerde ise karşılıklı dengenin bozulduğu, bir tarafın sürekli aldığı diğer tarafın verici olduğu durum söz konusudur. Özellikle ilişkilerde, diğerini üzmemek ya da kaybetmemek için kendi öz değerlerinizden vazgeçiyor, onsuz olmayı yok saymak gibi kabul ediyor ve yaşamınızı ona göre şekillendiriyorsanız burada ilişki bağımlılığından söz edebiliriz.Bağımlılık, bir nesneye ya da bir kişiye ihtiyaç duymayla seyreden zararlı etkileri bilinmesine rağmen saplantılı bir biçimde devam eden psikolojik bozukluktur. Tıpkı alkol, madde ve kumar bağımlılığı gibi ilişkilerde yaşanan bağımlılık da ciddi sorun teşkil eder ve patolojik bir durumdur. Kişinin duygu ve davranışlarını kontrol etmek istemesine rağmen kontrol edememe halidir ve bu durum ilişkilerde yaşanan en büyük sorunların başında gelmektedir. Hem bağımlı kişiyi hem de bağımlılığa maruz kalan kişiyi mutsuz eden bir durumdur. İlişkideki bağımlılık, hayatta kalmak için diğerine adeta mecbur olduğunuzu hissettiren, herhangi bir ayrılık durumuna karşı kaçıngan davranışlar sergileten ve tamamen bağımlı olunan kişinin beklentilerini karşılamak üzere kurulan bir ilişki türüdür.Bağımlı ilişkilerde kişi, kaybetmemek için mükemmel olmaya çalışır. Karşısındakinin her türlü beklentisini yerine getirmeyi hedefler ve partnerinin başkasına muhtaç olmamasını sağlar. “O benim her şeyim, o olmadan asla yapamam” diyen bir sevgiliyi düşünün, çocuğuna çok ilgili bir anne ya da aşırı fedakar bir dost. Aslında kulağa ne kadar da olumlu tanımlarmış gibi gelse de temelde yaşadığı ilişkiyi kontrol altında tutarak kaybetme korkusunun önüne geçmektedir. Bu tip ilişkilerde diğerlerinden izole bir yaşam biçimi vardır. Çiftin baş başa geçirdiği zamanlar daha fazla, çevreyle özellikle arkadaş ve aileyle iletişim azdır. Çiftlerin birbirlerine olan mecburiyetleri zamanla daha da artmaktadır. Bu nedenle çiftlerden birinin yaşadığı duygusal değişim diğer kişiyi direkt olarak etkiler. Bu derece iç içe bir yaşam şekli ilişkideki bağımlılığı da artırmaktadır. Kişi partnerini herkesten kıskanır, ilişkide olumsuz bir durum söz konusu olduğunda dünya başına yıkılmış gibi hisseder ve tepkileri normalden fazla olur. Kişinin kendini unutması, fazla tepkiler göstermesi, sürekli iletişim halinde olmak istemesi, karşısındakinin her alanına girmeye çalışması, aşırı kıskançlık hissetmesi, sosyal platformlarda karşı tarafı sürekli incelemesi ve sürekli onaylanma ihtiyacı hissetmesi ilişkide bağımlılık belirtileridir.Öncelikle söz konusu ilişkilerdeki bağımlılıktan bahsederken “ bağlılık “ kavramına da değinmek gerekir. Bağlılık ve bağımlılık birbiriyle karıştırılan iki kavramdır. Sağlıklı bir ilişkide bağlılık durumunda; her konuda birlikte kararlar alınır. Eşitlik vardır. Derin bir duygusal bağ ve sevgi hakimdir. Partnerinin yanında olma isteği ve destek olma güdüsü vardır. Sağlıklı bir iletişim içinde çiftler arasında empati duygusu vardır. Herhangi bir problem olduğunda, çözüm odaklı yaklaşım sağlanır. İlişkide istekler ve sorunlar rahatlıkla dile getirilebilir. Çiftler zaman zaman kendi başına kalabilir ve partnerine alan tanımakta güçlük çekmez. İlişkiyi her koşulda sürdürebilmek için çaba gösterilir.Bağımlılık durumunda ise; kişinin kendini partneriyle özdeşleştirdiği, sağlıksız boyutta bir bağlanma durumu vardır. Güven problemleri ,kıskaçlık, sosyal çevreden izole bir yaşam, partnerini sürekli kontrol etme çabası ve düşük özgüven gibi belirtiler vardır. Bağımlı olan kişi partnerine her konuda ihtiyaç duyar ve partnerinin her zaman yanında olmasını ister. Partnerinin sevgisini ve onayını almadığında eksik hisseder. Partneri başka bir duruma zaman ayırdığında kendini kötü hisseder. Kısacası hem duygusal hem de fiziksel olarak partnerine bağımlılık geliştirir. Tüm bağımlılıklarda olduğu gibi kişi olumsuz etkilendiğini bilmesine rağmen ilişkiden kopamaz. Yaşanan tüm anlaşmazlıklara ve sorunlara rağmen ilişkisini sürdürmeye çalışır. İlişkisini sonlandırmayı çok ister ama başaramaz. Bu nedenle kendini sıkışıp kalmış ve huzursuz hisseder. Bağımlı ilişkilerde öfke, sinirlilik, içe kapanma, kronik anksiyete ve özgüven kaybı gibi psikolojik sorunlar görülür.İlişkideki bağımlılığı aşabilmek için; yaşadığınız ilişkiyi değerlendirmeniz önemlidir. “Sağlıklı bir ilişki midir yoksa size zarar veriyor mu ? “ bu ayrımı yapabilmek gerekir. Eğer bağımlı bir ilişkide olduğunuzu düşünüyorsanız, tıpkı diğer bağımlılıklarda olduğu gibi bu durumu kabul etmeniz önceliklidir. Bu süreçte psikoterapi desteği oldukça faydalı olacaktır.Size zarar veren bir ilişkiyi devam ettirmeniz ruh ve beden bütünlüğünüzü bozar ve yıpratır. Bu nedenle kendi ihtiyaçlarınızın farkına vararak, o ilişkiyi hayatınızın merkezine koymadan, kendinize öncelik verdiğiniz noktada sağlıklı iletişimler kurmaya başlarsınız.İlişki Bağımlılığı Nasıl Tedavi Edilir?Birçok bağımlılıkta kontrollü bir biçimde ilaç kullanılması gerekebilir, Fakat ilişkisel bir bağımlılık türünde aynı süreç işlemeyebilir. Bundan dolayı kişinin bir psikoterapi sürecinden geçmesi gerekebilir. Bu süreçte kişinin kendinin farkında olması ve bu sağlıklı ve bağlı ilişkiler kurmasına yardımcı olur. Psikoterapi ise insanın kendine yaptığı bu keşfetme yolcuğunun güvenli limanıdır. İlişki bağımlılığı olan kişi tedavi sürecine alındığında yavaş yavaş farkındalık başlar (yani kişi ilişki bağımlılığı olduğunu kabullenir) Bu süreçten sonra tedavi daha da kolaylaşır. Kişiye özel tedavi ve terapi programı uygulanmaktadır. kaynak: .psikologbaharkaya.com

Devamını Oku

Adresi

Atatürk, Ataşehir Parkı, 34758 Ataşehir/İstanbul, Türkiye

Uzmanin Adresi

Danışan Yorumları

Çok teşekkür ederim

(*)(*)(*)(*)(*)
i... ... - 8 ay önce
Her kelimenizde çok iyi empati kurabilen biri olduğunuz o kadar belli ki ücretsiz soru olarak sormuştum en çaresiz anımda ve hem çözüm sundunuz hem nasıl ilerlemeliyim yol gösterdiniz ne kadar teşekkür etsem az

Depresyon ruh hali

(*)(*)(*)(*)(*)
Y... G... - 15 ay önce
hidayet hoc a çok cana yakın diksiyonu düzgün birisi. yaptığımız 2 seanstan sonra kafamda bazı şeyleri çözdüm. yaptığı uygulamalar testler ve konuşmalar çok hoşuma gitti ve kendimle ilgili daha çok şey öğrendim. kendisine teşekkür ediyorum.
Toplam 2 yorum. Tümünü Gör
Soru - Cevap

İlgisizlik

Yeni evli - 4 gün önce
Yeni evliyim 9 ay oldu.eşimle evin içinde iki arkadaş gibiyiz.gelip sarılması öpmesi vs yok iki üç haftada bir ilişkiye giriyoruz talep etmeme rağmen her seferinde bahane buluyor öncesinde.dükkanımız var eve geç geliyoruz ama sabahları da yaklaşmıyor bu konuyu çok konuştuk ama çözümü yok ben en azından yatarken sarılabiliriz istiyorum ben her gece yatarken vs öpüyorum alışsın diye ama ben yapmayınca oda yapmıyor ne yapabilirim nasıl bir taktik yapmam lazım
Yanıtları Göster (1)

İlişkide erkeğin yorulması

Ozgezr - 6 gün önce
Merhaba hocam daha öncede size bir soru sormuştum. Şu an ise size sormak istediğim şey ne yapmalıyım ya da ne yapabiliriz? 8 yıllık bir ilişkimiz var. Benim duygu kontrollerim bazen sağlıklı olmuyor. Mesela bir şeye moralim bozulduysa sevgilime açıkça söylerim o benimle konuşur vs. Ama ben bazen daha fazlasını istiyorum daha fazla güvende ve yanımda beni sevdiğine hala emin olmak istiyorum bu yüzden onun yaptıkları şeyler karşısında ona “duymak istediğim bunlar değil, sen benim yanımda olmuyorsun, beni yalnız bırakıyorsun” gibi cümleler kullanıyorum. Bu konu hakkında birçok kez konuştuk ama ben konunun tam olarak bu olduğunu yapamıyorum artık dediğinde anlattığında anladım. Ben ne sorunum olursa pat diye konuşurum güzelce ama sevgilim tutar kendisini bana da bu konuda biraz rahat olmamı aslında bir sorun olmadığını söyler. Hocam ben ondan gerçekten çok memnunum çok da mutluyum. Ama o beni memnun olmayan mutsuz olarak tanımlıyor artık. O gün her şeyi tamamen dolmuş sanırım uzun zamandır bu böyle konuşuyorum olmuyor düzelmiyor ben artık yaptığım şeylerden beni suçlayan memnun olmayan birisiyle olmam tarzında konuştu artık yapamam dedi. Hocam ben sınav sürecindeyim ve ananeme kanser teşhisi konuldu. Benim için cidden çok zorlu aylar hala öyle. Onu bu alanda ihmal ettiğimi ve görmediğim şeyleri fark ettim yüzüme çarptı adeta. Son zamanlarda sadece benim sorunlarımla uğraştı. Ben de ona bu kararının şu an duygu yoğunluğundan dolayı yanlış olabileceğini benim gayet mutlu olduğumu kendisini ihmal ettiğimi düzelteceğimi söyledim. En başında beni sevdiğini de belirtmişti. Sonra ben uzaklaştım yanıma geldi tekrar konuştuk sarıldı öyle yapmak istediğini söyledi. Hocam benim de bazen artık yeter dediğim durumlar oldu ama ben onu bırakmadım ya da ondan bizden vazgeçmedim. Bu düşüncesi içimde koca bir yara açtı sanki. Onu çok seviyorum. Bu yaz için evlilik adımları konuştuk birbirimizin hep yanında olduk sevdik. Şu an konuşuyoruz devam ediyoruz ama ben bu durumda ne yapabilirim. Ne yapsam düzelir aşılabileceğini düşünüyoruz. Ama sevgilim şu an ne düşünüyor konuştuk bunları da her şeyi anlattı. Ama ben hala korkuyorum her an gidecek gibi sanki. Ben asla benden bıkacağını düşünmemiştim. Bu zorlu zamanımda böyle yapması içinde tutup bir hareketle bu şekilde şeylerin yaşanması beni o kadar içten yıktı ki. Ya tarih olucak ya tarih yazacağız sanırım. Hocam bana bir yol bir şey gösterin. Bu çocuk benim için bir sürü şey yaptı sırf mutlu olayım diye ben de öyle. İlişkide tam bir erkek gibi hissetmek istiyorum dedi bir de bana. O neden böyle oldu hocam ve ne yapmam doğru olur çok teşekkür ederim.
Yanıtları Göster (1)

Erkekliğime bi zararı olmuşmu?

P... B... - 10 gün önce
Hocam ben 19 yaşında düzenli mastürbasyon yapan normal heteroseksüel bir erkeğim. Bundan yaklaşık 3.5-4 yıl falan önce bir defa hep aynı şekilde mast yapmaktan sıkıldığım için mast yaparken farklılık olsun diye anüsüme orta parmağımın ucunu sokmuştum. Ve sonra ayrı ayrı zamanlarda da mast yaparken bunu birkaç defa yapmıştım. Bu olayın üzerinden bir süre geçtikten sonra acaba bunun erkekliğime bir zararı oldu mu? Acaba erkekliğimi mi kaybettim? Diye korkmuştum ve bunu yaptığıma çok pişman olmuştum ve ondan sonra bir daha böyle bir şey yapmamıştım. Sorum şu ki, acaba böyle bir şey yapmamın gerçekten erkekliğime bir zararı olmuş mu? Erkekliğimi kaybetmiş miyim? O zamandan beri bu olaya takıntılı kaldım ve her ne kadar unutmaya çalışsam da unutamıyorum. Bunu yaptığıma çok pişmanım ve bu olay beni her düşündüğümde rahatsız ediyor ve canımı sıkıyor. Bu olay yüzünden geçmişe takıntılı kaldım ve hep kendimi mutsuz hissediyorum. Bunun pişmanlığını yaşıyorum ve unutamıyorum. Kafamda hep acaba geçmişe dönebilir miyim? Bu olayı yaptığım zamana geri dönüp bu olayı değiştire bilir miyim? gibi karışık sorular dönüyor ve bu beni rahatsız ediyor. Gerçekten böyle bişey mümkün mü? Ya da bu olaydan nasıl kurtulurum? Ve ya kafamdan nasıl silerim? Kafamda karışık sorular var ne yapacağımı bilmiyorum lütfen bu konuda bana yardımcı olur ve sorularımı cevaplarsanız sevinirim. Önceden teşekkürler.
Yanıtları Göster (1)
Toplam 164 soru. Tümünü Gör