Çağla KÖSE OK - Blog Yazıları
Terapi süreci samimiyet, koşulsuz pozitif ilgi ve empatik anlayıştan oluşur. Bu süreçte terapist sizi önyargısız dinler. Terapötik süreç, danışanın kendini içtenlikle ifade edebildiği, danışanı geliştiren ve rahatlatan bir süreçtir. Bu süreçte Terapist/ danışman, danışanı önyargısız, yargılamadan dinler. Devamını oku
Yayınlanma: 19.10.2020 12:59
Son Güncelleme: 19.10.2020 12:59
Sevgilim beni herkesten kıskanıyor.Sevgilim beni tehdit ediyor.Sevgilim dışarı çıkmama izin vermiyor.Sevgilim kıyafetlerime karışıyor.Sevgilim onu aldattığımı düşünüyor.Sevgilim çok kıskandığı zaman farkında olmadan bana zarar veriyor.Sevgilim bana hakaret/ küfür ediyor.Sevgilim en ufak şeyi yanlış anlıyor.Sevgilim kıskançlığı yüzünden çok sinirleniyor ve bu durum beni korkutuyor.Kendinizi ilişkinizde bu cümleleri kurarken mi buluyorsunuz büyük ihtimalle sevgilinizle aranızda ciddi kıskançlık kavgaları hakim. Peki sevgilinizin sizi çok sevdiği için kıskandığını düşünüyorsanız bir de olaya bilimsel yönden bakalım ne dersiniz?Kıskançlık her bireyde olan bir duygudur. Gündelik yaşamda işlevselliği bozmadığı müddetçe sağlıklıdır. Kıskançlığın temelinde benim olanı koruma iç güdüsü vardır. İçinde öfke ve korku barındırır. Patolojik kıskançlık normal kıskançlıktan çok farklıdır. İşlevsellikte bir sorun yarattığından dolayı son derecede önemlidir. Jaluzig hezeyanlar görülür (Takip etme, üstünü arama, faturaları kontrol etme).Kadın ve erkeğin beyin yapısı dolayısıyla birbirinden farklı dozlarda kıskançlıkları normaldir. Beynimizin kaygı, korku ve kıskançlık bölgesi amigdala bölgesindedir. Amigdala beynimizde temporal lobun içinde bulunur. Kadınlarda amigdala bölgesi daha büyük ve hızlı çalışır. Bu sebeple kadınların erkeklerden daha kıskanç olması belli dozlarda normaldir. "Sevgilim kıskandığında fark etmeden beni korkutuyor, cinnet geçiriyor." diyorsanız eğer sevgilinizin cinnet geçirmesi işlevsellikte bir bozukluk olduğunun kanıtıdır. Cinnet geçiren kişi olan partnerine zarar verebilir. İşte kadın cinayetlerinin çıkış merkezi de budur.Kişi ilişkisine başladığında bu ilişkiyi sonlandırmak istediğim de nasıl bir ayrılık yaşarım? diye düşünmelidir. Bu soru ilişkinin sağlıklı olup olmamasını anlamak açısından oldukça önemlidir.Kişinin patolojik bir kıskançlığı varsa eğer psikolojik destek alması gereklidir. Hiçbir şey için geç olmadığını bilmeli ve ne yaşarsak yaşayalım her yaşta temiz bir sayfa açabileceğimizi bilmeliyiz.Devamını oku
Yayınlanma: 30.09.2020 11:49
Son Güncelleme: 30.09.2020 14:07
Her şey internet kullanımının hızla artması, yaygınlaşmasıyla başladı. Eskiden zor ulaştığımız internet artık iki parmağımızın ucunda. İnternetin erişilebilir olmasıyla önce Facebook ardından twitter, instagram vb. hayatımıza girdi. Yaygınlaşan sosyal medya kullanımı ile telefonumuzla dakikalar, saatler geçiriyoruz. O küçücük ekranda tüm bilgilerimizi görüyoruz. Bazen zamanı geçirmek için, bazen dinlenirken telefonlarımızı elimize alıyoruz. Hatta farkında olmadan bile elimiz telefona gidiyor.Sosyal medya kullanımı giderek artarken zamanla zorunluluk haline geldi. Sosyal medya üzerinde aktif olarak kalmak, katılım sağlamak gerekliymiş izlenimi toplum üzerine yerleşti. 7'den 70'e herkes sosyal medyayı aktif olarak kullanıyor. Bu kadar aktif olarak kullanılmasının altında şüphesiz andan haberdar olmak yatıyor. Aslında günümüz şartlarında aktif bir kullanıcı olmamız bireylere şartlanıyor. Sosyal medya kullanmayan kişiler garipseniyor. Onlara "Senin İnstagram hesabın yok mu?" diyerek şaşkınlığımızı dile getiriyoruz.İnsanlar başka hayatları sosyal medya ile daha da tanır oldu. Kolay erişilebilir hale geldi. Yeni meslek grupları ortaya çıktı. Fenomenler bu ortamın en fazla para kazananları arasında yer aldı. Sosyal medya ortamı kalabalık ve eğlenceli gelirken aslında kaçırdığımız önemli bir nokta var, insanların yalnızlaştığı. Sosyal hayatlarımızdan koparak daha fazla telefonumuzla vakit geçirdiğimizde yalnızlaşıyoruz, sosyal hayatımızdan geri kalıyoruz, insanlarla diyalog kurmuyoruz. Peki sonra ne oluyor? İçe dönük bir yaşam, yalnızlaşma... Bu durum giderek bireyin ev içinde kalmasına, sosyal olarak geri kalmasına, arkadaşlarından uzaklaşmasını getiriyor. Depresyon ve artan bilgisayar, tablet, cep telefonu kullanımı.Evet yaşadığımız çağda internetsiz yaşamak çok zor. Sınırlı ölçüde ailemizden, arkadaşlarımızdan uzaklaşmadan sosyal medya kullanımını sağlamalıyız. Hayatımızın tamamen sosyal medyadan ibaret olmadığını bilerek yaşamalıyız. Başka yaşam becerileri ile sosyal medya bağımlılığına engel olmalıyız. Aktiviteler, egzersizler, sosyal hayat mutlu olmamızı, hayatta aktif olmamızı sağlar. Doğru sosyal medya kullanımı ile hayatımızı daha aktif yaşayabiliriz.Devamını oku
Yayınlanma: 28.09.2020 14:15
Son Güncelleme: 28.09.2020 19:57