Yeme Bozukluğu Nedir ?

Yemek yemek doğduğumuz andan itibaren yaptığımız en temel ve birincil davranıştır. Bu davranışı hayatta kalma iç güdüsüyle yaparız. Bebeklik ve çocuklukta yaşanılan beslenme problemleri büyüdükçe farklı boyutlara gelebilir ve kişiden kişiye değişerek hayatının büyük bir bölümünü ve kişinin ruhsal ve fiziksel sağlığını etkileyebilir. Yeme bozukluklarının en ortak noktası duygusal problemler ve düşük benlik saygısı ile ilişkili olmasıdır. Birçok kişi bilinçsizce yeme davranışıyla duygusal problemlerini ve iç çatışmalarını çözmeye çalışır. Kişi günlük yaşamını yemek yeme davranışına göre şekillendirmeye başlarYeme bozuklukları yemek yeme dürtüsü ile ilgilidir. Kilo, vücut şekli gibi beden algısı bozukluklarıyla beraber bireylerin kendileriyle ilgili olumsuz düşünceler geliştirmesidir. DSM - 5 yeme bozukluklarını birçok farklı başlığa ayırmıştır. Bu yazımda sizlere en çok karşılaşılan yeme bozukluğu türlerinden bahsedeceğim.


Pika; besleyici değeri olmayan, besin olmayan maddeleri yeme dürtüsü olarak tanımlanmıştır. Kişiler toprak, kil, kum, plastik, boya, iplik gibi maddeleri tüketebilirler. Otizm, zeka geriliği gibi bazı gelişim anormalliği olan kişilerde görülebildiği gibi şizofreni gibi psikiyatrik hastalarda da görülebilir. Bunun dışında zaman zaman bazı vitamin ve mineral eksikliği olan kişilerde de görülebilir. Özellikle bu kişilere bakıldığında demir ve çinko eksikliği görülebilir. Pika sendromu tıbbi açıdan da oldukça tehlikeli bir bozukluktur. Besin olmayan maddeler tüketildiği için mideye veya vücuda zarar verebilir, bireyi zehirleyebilir. Bu sebeple besin olmayan maddeleri tüketen kişiler mutlaka tıbbi yardım almalıdır.

 

Anoreksia Nervosa; DSM - 5’e göre kilo almaktan ya da şişmanlamaktan çok korkma ya da belirgin biçimde düşük vücut ağırlığında olmasına karşın kilo almayı güçleştiren sürekli davranışlarda bulunma olarak tanımlanır. Kişinin vücut ağırlığını ya da biçimini nasıl algıladığıyla ilgili bir bozukluk vardır, kişi, kendini değerlendirirken vücut ağırlığı ve biçimine yersiz bir önem yükler ya da o sıradaki düşük vücut ağırlığının önemini hiçbir zaman kavrayamaz. Anoreksiyayı blumiadan ayıran en önemli özellik kişinin dış görünüşüdür. Boy kilo oranlandığında kişinin oldukça zayıf olması gerekir (örneğin 165 boyundaki bir kişinin 30 kilo olması). Kişi olması gerekenden çok daha az besin alır. Besin alımını kısıtlar. Kişinin beden algısı o kadar bozulmuştur ki ne kadar zayıf olursa olsun aynaya baktığında kendini hala kilolu görür. Besin alımını kısıtlamış olmasına rağmen çok fazla spor yapar. Kendini hasta olarak tanımlamaz bu sebeple de tedaviyi reddeder. Tüm bunlardan dolayı eğer tedavi edilmezse anoreksiya nervosanın ölüm riski vardır. Kişi bir zaman sonra kalp atışında yavaşlama, kemik yoğunluğunda azalma, deri kuruması, tırnakların kırılması, kansızlık, hormon bozuklukları ve kadınlarda adet düzensizliği hatta adet görmeme, ileri boyutlarında ise kemik erimesi, böbrek problemleri kalp rahatsızlıkları, organ yetmezliği gibi belirtiler yaşamaya başlar. Bunun dışında kişide davranışsal olarak sinirlilik, başkasının yanında yemek yememe, sürekli yiyecek düşünme, sürekli kalori hesaplama, sürekli tartılmak, zayıflığı gizlemek için aşırı bol giyinmek, başkaları için yemek hazırlama gibi belirtiler gösterebilir. Genelde kadınlarda görülür. 


Blumia Nervosa; DSM - 5 ‘e göre kişide aynı zaman diliminde ve benzer koşullarda çoğu insanın yiyebileceğinden çok daha fazla yiyeceği belirli bir zaman diliminde (örn. herhangi bir 2 saat içinde) yeme ve bu epizod sırasında yeme kontrolünün kalktığı duyumunun olması (yemeyi durduramayacağı ya da ne yediğini, ne kadar yediğini kontrol edememe duygusu) şeklinde tanımlanabilir. Kişi bu atakları yaşadıktan sonra kilo almaktan sakınmak için, kendisinin zorladığı kusma, hiç yemek yememe ya da aşırı egzersiz yapma müshil, kilo vermeye yardımcı çayların çok fazla miktarda kullanılması, çok fazla miktarda egzersiz yapma vs gibi uygunsuz dengeleyici davranışlarda tekrar tekrar bulunma gibi davranışlar gösterir. Kişi dış görünüş olarak zayıf olmayabilir hatta genelde hafif kiloludur. Bu davranışların blumia nervosa olarak tanımlanabilmesi için kişide en az üç ay boyunca en az haftada bir kez gözlenlenmiş olması gerekmektedir. Genelde geç ergenlik veya erken yetişkinlik dönemindeki kadınlarda görülür. 


Tıkanırcasına Yeme Bozukluğu (Binge Eating); DSM - 5’e göre aşırı yemenin tıkanırcasına yeme nöbeti olarak değerlendirilebilmesi için yemeyi durduramama veya erteleyememe olarak tanımlanan 'kontrol kaybı' duygusunun olması gerekmektedir. Tıkanırcasına Yeme Bozukluğuna sahip kişiler nöbet sonrasında kendinden tiksinme, mutsuzluk ve suçluluk duygusu yaşarlar. Genelde bu durumdan utanç duyarlar ve bu yüzden yemek yerken yalnız olmayı yeğlerler. Tıkanırcasına Yeme Bozukluğu olabilmesi için atak sırasında min 3000 kalori almaları gerekir. Kişi fiziksel olarak hafif ve üzeri kiloludur. Bireyler atak sonrası telafi etmek için kusma, egzersiz, müshil gibi davranışlar göstermez ancak kilosundan şikayetçidir. Kişiler fiziksel açlık göstermeden yeme davranışında bulunurlar. Tıkanırcasına yeme bozukluğu tanısı alınabilmesi için en az üç ay boyunca haftada en az bir kez bu davranışlar gözlemlenmelidir. 


Yeme bozukluğu tedavisinde terapi oldukça önemli bir yer kaplamaktadır. Bireylerde büyük ölçüde bir beden algısı bozukluğu gözlemlenir. Düşünceler de hatalıdır. Terapi yardımıyla bu beden algısı bozukluğu ve düşünce hatalarını düzeltilebilir. Bunun yanında yeme bozuklukları genelde yanında anksiyete ve depresyonu da getirir. Terapi bu komorbidite hastalıkların tedavisine yardımcı olur. Bazı bireylerde ilaç tedavisi de istenebilir. Bilişsel davranışçı terapi yeme bozukluklarına en çok yardımcı olan terapi yöntemlerinden birisidir. Yeme bozukluğunun sebep olduğu düşünce karmaşalarıyla ve stres ve duygusal durumlarla baş etme stratejilerini öğretir. Anoreksiya Nervosa veya pike sendromu fiziksel olarak kişiye zarar verdiği için genelde tıbbi müdahaleye ihtiyaç duyulabilir. Ayrıca yeni yeme düzeni alışkanlıkları ve uygun yemek programı için bir beslenme uzmanında yardım alınması bireyler için çok yardımcı olacaktır. 


Yukarıda bahsettiğim belirtilerden bazılarını gösteriyorsanız mutlaka bir ruh sağlığı uzmanından yardım almalısınız. Yeme bozuklukları hayat standartlarınızı düşürecektir. Tüm bunlarla tek başınıza baş etmek sizi oldukça zorlayacaktır. Unutmayın, hiçbir ruh sağlığı uzmanı sizi düşünceleriniz, davranışlarınız veya duygularınızdan dolayı yargılamaz. Kendinize verebileceğiniz en büyük hediye olan bu yardımı almaya ihtiyacınız varsa mutlaka bir uzmana başvurmalısınız.

Psikolojik Danışman

Belciz Keski

Yayınlanma: 20.07.2023 21:22

Son Güncelleme: 20.07.2023 21:22

Belciz KESKİ
Belciz KESKİ
Psikolojik Danışman
Uzmanlıklar: Kaygı (Anksiyete) Bozuklukları , Depresyon ve Mutsuzluk , Travma ve İlişkili Bozukluklar
Merhaba, ben Psikolojik Danışman Be Devamını oku
Online Terapi
süre 50 dk
ücret 600
Yüz Yüze Terapi
Hizmet vermiyor
Bunları da sevebilirsiniz...
gorunmez-dusman-depresyonun-derinliklerine-bir-bakis

Depresyon, modern yaşamın stresi ve zorlukları altında giderek artan bir zihinsel sağlık sorunudur. Her yaştan insanı etkileyebilen bu durum, kişinin ruh halini, düşüncelerini ve davranışlarını derinden etkileyebilir. Bu yazıda, depresyonun ne olduğunu, belirtilerini, nedenlerini, türlerini, yaygınlığını, etkilerini, tedavi seçeneklerini ve başa çıkma stratejilerini ayrıntılı bir şekilde ele alacağız.Depresyonun Tanımı ve Kapsamı:Depresyon, sürekli bir hüzün, umutsuzluk ve ilgi kaybı durumudur. Bu durum, kişinin günlük işlevlerini yerine getirmesini zorlaştırabilir ve yaşam kalitesini önemli ölçüde düşürebilir. Depresyon, klinik olarak tanımlanmış bir hastalık olarak kabul edilir ve DSM-5 (Duygudurum Bozuklukları Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı) tarafından belirlenen kriterlere göre teşhis edilir.Belirtiler ve Sınıflandırma:Depresyonun belirtileri genellikle şunları içerir: sürekli üzüntü, ilgi kaybı, enerji kaybı, uyku bozuklukları, iştah değişiklikleri, konsantrasyon güçlüğü, değersizlik hissi, suçluluk duyguları ve ölüm veya intihar düşünceleri. Depresyon farklı tiplerde olabilir, bunlar arasında majör depresif bozukluk, distimi, bipolar bozukluk ve mevsimsel duygudurum bozukluğu bulunur.Nedenler ve Risk Faktörleri:Depresyonun nedenleri karmaşıktır ve tam olarak belirlenmemiştir. Genetik yatkınlık, biyolojik faktörler, kimyasal dengesizlikler, çevresel stresörler, travmatik yaşam olayları, ilişki sorunları, maddi zorluklar ve sosyal izolasyon gibi faktörler depresyon riskini artırabilir.Yaygınlık ve Etkiler:Depresyon, dünya genelinde yaygın bir sorundur ve her yaşta insanı etkileyebilir. Depresyon, kişinin yaşam kalitesini ciddi şekilde etkiler, işlevsellik kaybına neden olabilir, ilişkileri olumsuz etkileyebilir ve intihar riskini artırabilir. Ayrıca, depresyonun ekonomik maliyeti de oldukça yüksektir.Tedavi Seçenekleri:Depresyon tedavisi, bireye özgü bir yaklaşım gerektirir. İlaç tedavisi (antidepresanlar), psikoterapi (kognitif davranışçı terapi, konuşma terapisi), destek grupları, egzersiz, beslenme düzeni değişiklikleri ve alternatif tedavi yöntemleri depresyonun tedavisinde kullanılır. Tedaviye erken başlamak ve düzenli olarak devam etmek önemlidir.Başa Çıkma Stratejileri:Depresyonla başa çıkmak için birçok strateji vardır. Bunlar arasında sosyal destek almak, stres yönetimi tekniklerini uygulamak, düzenli egzersiz yapmak, sağlıklı yaşam tarzı alışkanlıkları geliştirmek, hobilerle uğraşmak, pozitif düşünme becerilerini geliştirmek ve profesyonel yardım almak yer alır.Sonuç:Depresyon, karmaşık bir zihinsel sağlık sorunudur ve ciddiye alınması ve tedavi edilmesi gereken bir durumdur. Her ne kadar depresyonla yaşamak zorlu bir deneyim olsa da, doğru destek ve tedavi ile birlikte, depresyonla başa çıkmak mümkündür. Unutmayın, depresyon tedavisi mümkündür ve herkes sağlıklı bir yaşam sürdürebilir.TEDAVİSİİlaç Tedavisi:İlaç tedavisi, depresyonun semptomlarını hafifletmek için sıklıkla kullanılan bir tedavi yöntemidir. Antidepresan ilaçlar, beyindeki kimyasal dengesizlikleri düzeltmeye yardımcı olabilir ve depresyon belirtilerini azaltabilir. Seçici serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI'lar), serotonin ve norepinefrin geri alım inhibitörleri (SNRI'lar) ve trisiklik antidepresanlar gibi farklı ilaç sınıfları depresyon tedavisinde kullanılabilir.Psikoterapi:Psikoterapi, depresyonun nedenlerini anlamak, duyguları yönetmek ve olumlu davranışları teşvik etmek için kullanılan bir terapi türüdür. Kognitif davranışçı terapi (KDT), duygudurum terapisi, psikanaliz ve davranış terapisi gibi farklı terapi yöntemleri depresyon tedavisinde etkili olabilir. Psikoterapi, bireyin zihinsel sağlığını güçlendirmeye ve olumsuz düşünce kalıplarını değiştirmeye yardımcı olabilir.Egzersiz:Egzersiz, depresyonun semptomlarını hafifletmek ve ruh halini iyileştirmek için etkili bir destekleyici tedavi yöntemidir. Düzenli egzersiz yapmak, endorfin seviyelerini artırabilir, stresi azaltabilir, uyku kalitesini iyileştirebilir ve genel ruh halini yükseltebilir. Aerobik egzersiz, yürüyüş, koşu, yüzme ve yoga gibi aktiviteler depresyonla mücadelede faydalı olabilir.Beslenme Düzeni Değişiklikleri:Beslenme düzeninde yapılan değişiklikler, depresyonun semptomlarını hafifletmeye ve zihinsel sağlığı desteklemeye yardımcı olabilir. Daha dengeli bir diyet benimsemek, omega-3 yağ asitleri, folik asit, magnezyum ve B vitaminleri gibi besin maddelerini içeren gıdaları tüketmek, depresyon belirtilerini azaltabilir. Ayrıca, alkol ve kafein gibi uyarıcı maddelerin tüketimini sınırlamak da önemlidir.Alternatif Tedavi Yöntemleri:Alternatif tedavi yöntemleri, depresyonun semptomlarını hafifletmek için kullanılabilecek çeşitli doğal ve tamamlayıcı yaklaşımları içerir. Meditasyon, akupunktur, masaj terapisi, aromaterapi, bitkisel takviyeler ve sanat terapisi gibi yöntemler, depresyonla mücadelede destekleyici olabilir. Ancak, bu tür tedavilerin etkinliği ve güvenliği konusunda daha fazla araştırma gereklidir.Sonuç:Depresyon, karmaşık bir zihinsel sağlık sorunudur ve tedavi edilmesi önemlidir. İlaç tedavisi, psikoterapi, egzersiz, beslenme düzeni değişiklikleri ve alternatif tedavi yöntemleri gibi farklı yaklaşımların kombinasyonu, depresyonun semptomlarını hafifletmek ve yaşam kalitesini iyileştirmek için etkili olabilir. Ancak, her bireyin tedaviye yanıtı farklıdır ve en uygun tedavi seçeneklerini belirlemek için bir sağlık uzmanına danışmak önemlidir.Bu yazı, depresyonun tedavisi hakkında kapsamlı bir bilgi sunmayı amaçlamaktadır. Ancak, bu yazı yalnızca bilgilendirme amacı taşır ve profesyonel tıbbi tavsiye yerine geçmez. Depresyon belirtileri yaşayan herkesin bir sağlık uzmanına danışması önemlidir.KİTAP ÖNERİLERİ"The Noonday Demon: An Atlas of Depression" - Andrew Solomon: Bu kitap, yazarın kendi depresyon deneyiminden yola çıkarak depresyonun tarihsel, kültürel ve kişisel yönlerini inceliyor. Ayrıca, depresyonun etkileri, tedavisi ve toplumsal algısı üzerine derinlemesine bir analiz sunuyor."Feeling Good: The New Mood Therapy" - David D. Burns: Dr. David D. Burns, kognitif davranışçı terapiyi temel alan bu kitapta, depresyonla mücadelede etkili yöntemler sunuyor. Okuyuculara, olumsuz düşünce kalıplarını tanıma, değiştirme ve yaşam kalitesini artırma konularında pratik bilgiler ve egzersizler sağlıyor."The Mindful Way Through Depression: Freeing Yourself from Chronic Unhappiness" - Mark Williams, John Teasdale, Zindel Segal, Jon Kabat-Zinn: Bu kitap, mindfulness (bilinçli farkındalık) pratiklerini kullanarak depresyonla başa çıkma üzerine odaklanıyor. Yazarlar, okuyuculara mindfulness tekniklerini kullanarak duygusal dengeyi sağlama ve yaşamda daha fazla memnuniyet ve huzur bulma konusunda rehberlik ediyor."Lost Connections: Uncovering the Real Causes of Depression – and the Unexpected Solutions" - Johann Hari: Bu kitap, depresyonun arkasındaki gerçek nedenleri ve etkenleri ortaya koymak için kapsamlı bir araştırmaya dayanıyor. Yazar, modern yaşamın depresyon üzerindeki etkilerini ve toplumsal çözümleri tartışıyor."Reasons to Stay Alive" - Matt Haig: Matt Haig, kendi depresyon deneyimlerinden yola çıkarak kaleme aldığı bu kitapta, depresyonla mücadele sürecinde yaşadığı zorlukları ve umudu anlatıyor. İçten ve samimi bir dille yazılmış olan kitap, depresyonla mücadele eden herkes için ilham verici bir kaynak olabilir.Bu kitaplar, depresyonla ilgili farklı perspektiflerden bakmayı sağlayacak ve okuyuculara hem bilgi hem de ilham verecektir. Yazıyı Oku

Uzman: Eray ARSLAN

Yayınlanma: 18.04.2024

antidepresan-ilaclar-hakkinda-her-sey

Antidepresan ilaçlar, depresyon, anksiyete bozukluğu, obsesif-kompulsif bozukluk ve diğer zihinsel sağlık sorunlarının tedavisinde yaygın olarak kullanılan ilaçlardır. Bu ilaçlar, beyindeki kimyasal dengesizlikleri düzelterek duygusal semptomları hafifletmeye yardımcı olur. Ancak, antidepresan ilaçların etkileri, yan etkileri ve kullanımıyla ilgili birçok yanlış anlama ve mit vardır. Bu yazıda, antidepresan ilaçların ne olduğunu, nasıl çalıştığını, farklı türlerini ve kullanımlarını inceleyeceğiz.Antidepresan İlaçların Tanımı:Antidepresanlar, beyindeki nörotransmitterlerin (serotonin, norepinefrin, dopamin gibi) dengesini etkileyerek depresyonun semptomlarını hafifletmeye yardımcı olan ilaçlardır. Bu ilaçlar, sinir iletimini düzenleyerek duygusal durumu stabilize ederler.Nasıl Çalışırlar:Antidepresan ilaçlar, beyindeki nörotransmitter seviyelerini değiştirerek çalışırlar. Örneğin, seçici serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI'lar), serotonin seviyelerini artırarak depresyon semptomlarını azaltır. Trisiklik antidepresanlar (TCA'lar) ve serotonin ve norepinefrin geri alım inhibitörleri (SNRI'lar) da benzer şekilde çalışır.Farklı Türler:SSRI'lar: Prozac, Zoloft, Paxil gibi ilaçlar depresyon ve anksiyete bozukluğunun tedavisinde yaygın olarak kullanılır.SNRI'lar: Effexor, Cymbalta gibi ilaçlar hem serotonin hem de norepinefrin seviyelerini artırarak etki gösterirler.TCA'lar: Amitriptyline, Nortriptyline gibi ilaçlar eski nesil antidepresanlardır ve genellikle diğer ilaçlar etkisiz olduğunda veya yan etkileri tolere edilebilir olduğunda kullanılırlar.Yan Etkiler:Antidepresan ilaçların yan etkileri arasında baş ağrısı, mide bulantısı, uyku bozuklukları, cinsel işlev bozuklukları ve kilo değişiklikleri bulunabilir. Ancak, yan etkiler kişiden kişiye değişir ve genellikle tedavinin başlangıcında daha belirgindir.Kullanım ve Dozaj:Antidepresan ilaçların kullanımı ve dozajı, bireyin durumuna, semptomlarına ve yan etkilerine bağlı olarak değişir. Bir sağlık uzmanı, en uygun ilaç ve dozajı belirlemek için bireyi değerlendirir.Dikkat Edilmesi Gerekenler:Antidepresan ilaçların ani olarak kesilmesi veya dozunun değiştirilmesi ciddi yan etkilere yol açabilir. Bu nedenle, ilaç kullanımını değiştirmek veya sonlandırmak için bir sağlık uzmanına danışmak önemlidir.Sonuç:Antidepresan ilaçlar, zihinsel sağlık sorunlarının tedavisinde etkili bir araç olabilirler. Ancak, her ilaç gibi, antidepresan ilaçların da yan etkileri ve dikkat edilmesi gereken önemli noktaları vardır. Bu nedenle, antidepresan ilaçların kullanımıyla ilgili kararlar, bir sağlık uzmanıyla yapılmalıdır.Bazı yaygın antidepresan ilaçların ticari isimleri:SSRI'lar (Seçici Serotonin Geri Alım İnhibitörleri):Prozac (Fluoxetine)Zoloft (Sertraline)Paxil (Paroxetine)Lexapro (Escitalopram)Celexa (Citalopram)SNRI'lar (Serotonin ve Norepinefrin Geri Alım İnhibitörleri):Effexor (Venlafaxine)Cymbalta (Duloxetine)Pristiq (Desvenlafaxine)Fetzima (Levomilnacipran)Trisiklik Antidepresanlar (TCA'lar):Elavil (Amitriptyline)Norpramin (Desipramine)Tofranil (Imipramine)Pamelor (Nortriptyline)MAOI'ler (Monoamin Oksidaz İnhibitörleri):Nardil (Phenelzine)Parnate (Tranylcypromine)Marplan (Isocarboxazid) Atipik Antidepresanlar:Wellbutrin (Bupropion)Remeron (Mirtazapine)Effexor (Venlafaxine) - Hem SSRI hem de SNRI olarak sınıflandırılabilir.Bu listedeki antidepresan ilaçlar, farklı kimyasal yapıya ve etki mekanizmasına sahiptir. Her biri farklı semptomlara veya yan etkilere yanıt verebilir, bu nedenle bir kişinin belirli bir antidepresan ilacı kullanması için bir sağlık uzmanı tarafından değerlendirilmesi önemlidir.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Yazıyı Oku

Uzman: Eray ARSLAN

Yayınlanma: 18.04.2024

Depresyon nedir? Belirtileri ve tedavi seçenekleri nelerdir?Depresyon dünya çapında milyonlarca insanı etkileyen ciddi bir zihinsel sağlık durumudur. Haftalarca, hatta aylarca devam eden üzüntü, umutsuzluk ve değersizlik duygularıyla karakterizedir. Depresyon kişinin yaşam kalitesi, ilişkileri ve iş veya okuldaki işlevsellik yeteneği üzerinde önemli bir etkiye sahip olabilir. Bu yazıda depresyon belirtilerini, tedavi seçeneklerini, risk faktörlerini ve önleyici tedbirleri inceleyeceğiz. Depresyon çeşitli şekillerde kendini gösterebilir ve belirtiler kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Ancak depresyonla ilişkili bazı ortak belirti ve semptomlar vardır. Bunlar arasında kalıcı üzüntü, umutsuzluk ve değersizlik duygularının yanı sıra, bir zamanlar keyif alınan etkinliklere karşı ilgi veya zevk kaybı yer alır. Diğer semptomlar arasında yorgunluk, uykusuzluk veya aşırı uyku, iştah veya kilo değişiklikleri, konsantrasyon güçlüğü ve intihar veya kendine zarar verme düşünceleri yer alabilir. Depresyonlu herkesin bu semptomların tümünü yaşamayacağını ve bazı kişilerin ek semptomlar da yaşayabileceğini unutmamak önemlidir. Bu semptomların bazılarının başka durumların göstergesi olabileceğini de belirtmekte fayda var; bu nedenle, depresyon yaşıyor olabileceğinizden şüpheleniyorsanız profesyonel bir teşhis almanız önemlidir.Depresyon için birçok etkili tedavi seçeneği bulunmaktadır. Psikanalitik-Psikodinamik Psikoterapiler ve Kişilerarası ilişkiyi içeren diğer psikoterapiler, depresyon tedavisinde çok yardımcı olabilir. Bu terapiler, depresyona katkıda bulunan, kişinin kendi öyküsünde etkili olan olayları ve onlara ilişkin bakış açısını değiştirmeyi, terapistle kurduğu ilişki içerisinde yeniden sahnelemeyi içerir. Ayrıca bazı durmlarda psikoterapilerle birlikte Seçici Serotonin Geri Alım İnhibitörleri (SSRI'lar) veya Serotonin-Norepinefrin Geri Alım inhibitörleri (SNRI'ler) gibi ilaçlar da depresyon tedavisinde destekleyici tedavi olarak etkili olabilir. Bu ilaçlar beyindeki ruh hali düzenlemesiyle ilişkili bazı nörotransmiterlerin düzeylerini artırarak çalışır.Bir başka seçenek deElektrokonvülsif terapi (ECT) veya transkraniyal manyetik stimülasyon (TMS) gibi beyin stimülasyon tedavileri, diğer tedavi biçimlerine dirençli bazı depresyon vakalarında da kullanılabilir. Bu terapiler, beynin belirli bölgelerini uyarmak ve aktivitelerini arttırmak için elektrik veya manyetik akımların kullanılmasını içerir.Bir kişinin depresyona yakalanma olasılığını artırabilecek çeşitli risk faktörleri vardır. Bunlar genetik yatkınlık ve aile öyküsü, kronik tıbbi durumlar, madde bağımlılığı ve travmayı içerir. Kayıp, boşanma veya mali sorunlar gibi stresli yaşam olayları da depresyonun gelişmesine katkıda bulunabilir. Neyse ki depresyona yakalanma riskini azaltmak için alınabilecek çeşitli önleyici tedbirler vardır. Bunlar arasında düzenli egzersiz ve dengeli beslenme dahil olmak üzere sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmek, kronik tıbbi durumlar için tedavi aramak, madde bağımlılığından kaçınmak ve depresyonda olmasak da psiloterapiye gitmek koruyucu faktörler arasında yer alır.Depresyon, kişinin yaşamını önemli ölçüde etkileyebilecek ciddi bir zihinsel sağlık durumudur. Bununla birlikte, çeşitli etkili tedavi seçenekleri mevcuttur ve depresyon gelişme riskini azaltmak için önleyici tedbirler alınabilir. Siz veya tanıdığınız biri depresyon belirtileri yaşıyorsa profesyonel yardım almanız önemlidir. Doğru tedavi ve destekle depresyonu yönetmek ve üstesinden gelmek mümkündür.Psikanaliz Sigmund Freud tarafından geliştirilmiş bir terapi ekolüdür. Hatta psikoloji denilince çoğunlukla da psikanaliz akla gelir. Freud, daha önce de çeşitli şekillerde bilinçdışından bahsedilse de onu sistematik bir şekilde ifade eden ve terapide kullanan ilk kişidir. Freud’a göre ruhsal süreçler bilinç, önbilinç ve bilinçdışının etkisinde yaşanır (1. topoğrafik model) . Bilincin ve önbilincin etkisiyle yaşananların farkındalığı mümkündür ama bilinçdışına doğrudan erişmek mümkün değildir. Bilinçdışının farkına varmak için ise farklı yöntemler kullanmak gerekir. Freud serbest çağrışımı, dil sürçmelerini, unutkanlıkları, rüyaları, şakaları bilinçdışının dışa vurumu olarak ele almıştır.Psikanalize göre bilinçdışının şekillenmesini sağlayan en önemli yaşam dönemi çocukluktur. Çocukluk döneminde kişinin yaşadığı zorluklar ve farklı dönemlerde baş etmesi gereken güçlükler kişinin ruhsallığını yöneten bilinçdışını belirler. Bilinçdışının belirlenmesinde gelişimsel olarak ortaya çıkan id, ego ve süperego etkili olmaktadır. Doğuştan var olan id hayvansal dürtüleri ifade eder ve haz ilkesine göre çalışır. Yani haz arar ve hemen gerçekleşmesini ister. Bilinci sembolize eden ego ise daha sonra ortaya çıkar ve arzuları nasıl gerçekleştireceği veya bazı durumlarda onlardan nasıl vazgeçeceği konusunda kişiyi yönlendirir. Ego gerçeklik ilkesine göre çalışır. Sosyalleşmeyle ortaya çıkan üçüncü bileşen olan süperego ise idin tersine çalışır. Bu daha çok toplumsal normları dikkate alır. Bu iki bileşen arasındaki mücadeleyi dengeleyen ego ise kişinin benliğini oluşturur.Kişiliğin gelişiminde beş ayrı evrenin olduğunu ve bu evrelerin herhangi birinde ortaya çıkan bir sorunun farklı şekilde kişinin hayatına yansıyacağını ifade eden psikanaliz günlük yaşamdaki kararların da bilinçdışını belirleyen id, ego ve süperego ile gelişim dönemlerinin nasıl yaşandığına bağlı olarak verildiğini dile getirmektedir. Toplumsal olarak kabul görmeyen arzuların çeşitli savunma mekanizmalarıyla bilinçdışına atılması bilinçdışını tam bir çatışma alanı haline getirir. Bilinçdışındaki çatışmalar aslında günlük kararlarımızı etkiler.Psikanalitik psikoterapi kişinin bilinçdışının farkına vararak yaşadığı çatışmaları görmesini ve dolayısıyla kararlarını da bilinçli bir şekilde vermesini sağlamaya çalışır.Psikanalizin günümüzdeki yeri nedir?Psikanaliz, insan zihninin anlaşılması ve ruhsal hastalıkların tedavisi için kullanılan bir terapi yöntemidir. Farklı düşünce okullarının ortaya çıkmasına rağmen, psikanaliz hala modern psikoterapi alanında önemli bir yer tutmaktadır.Psikanaliz, insanların bilinçaltındaki dürtülerin ve duyguların nasıl davranışlarını etkilediğini anlamaya çalışır. Bu terapi yöntemi, hastaların geçmiş yaşamlarındaki tecrübeleri, aile yapıları, ilişkileri ve benzeri faktörleri analiz ederek, onların davranışlarının kökenlerini keşfetmeye çalışır. Bu sayede, hastaların kendilerini daha iyi anlamaları ve yaşamlarındaki sorunları çözmeleri hedeflenir.Günümüzde, psikanaliz hala birçok psikoterapi merkezinde uygulanmaktadır ve psikoterapi alanındaki birçok yenilikçi yaklaşımın temelinde yatan felsefe olarak kabul edilmektedir. Psikanaliz, insan zihninin anlaşılması konusunda ilerlemelerin yapılmasına yardımcı olmaya devam etmektedir. Yazıyı Oku

Uzman: Hakan YÜKSEL

Yayınlanma: 10.10.2023